Popüler

Anne sütünün bakteriler üzerindeki etkileri
Ulusal Yahudi Sağlığı ve Iowa Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, insan anne sütündeki zararlı bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlarla savaşan ve faydalı bakterilerin gelişmesine izin veren bir bileşik tanımladılar. İnsan anne sütü, ineğin sütünde bulunanlardan 200 kat daha fazla gliserol monolorat (GML) miktarına sahiptir. Bebek maması yok. GML üretimi ucuzdur. Gelecekteki araştırmalar GML'nin ineğin sütüne ve bebek formülüne faydalı bir katkı olup olmayacağını belirleyecektir.
İnsan anne sütünün ineklerin sütünden çok daha yüksek GML seviyeleri içerdiğini belirledikten sonra, araştırmacılar insan sütünün patojenik bakteri üremesini engellediğini gösterdiler. Staphylococcus aureus, Bacillus subtilis ve Clostridium perfringens herhangi bir etki. İnsan anne sütü, faydalı bakteri Enterococcus faecilis'in büyümesini engellemedi . Anne sütünden beslenen bebekler yüksek seviyede yararlı bifidobakteriler, laktobasiller ve enterokok bakteri türlerine sahiptir.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin 70. yıl kutlamaları
Çin, kuruluşundan bu yana 70 yıl geçti. Tiananmen Meydanı'ndaki en büyük askeri geçit töreninde, nükleer yetenekli bir uçak da dahil olmak üzere en yeni füzelerini sergiledi. Başkan Xi Jinping, "hiçbir kuvvetin" ulusun temelini sarsamayacağını belirtti.
Çin, anavatanlarını barış ve güvenlik için korumakta ve savunmada çok ciddi görünüyor. Ayrıca Amerika'ya inceden mesajda gönderiyorlar. Amerika'ya kafa tutan iki ülkeden biri olma özelliğini de koruyor.

31 mart seçimleri öncesi elektiriğe #zam gelmeyecek dediler, %15 zam geldi.
1 yılda; Elektriğe: %70 Doğalgaza : %52, akaryakıta, gıdaya ve neredeyse her şeye zam geldi. Tabii gelecek; sarayların ve yandaşların masrafı nereden çıkacak, SENİN sırtından. Bak yeni olay; Ağaoğlu, İntaş ve YDA’ya 1 milyar(katrilyon) 670 milyon lira ödenecek. Hem de kamu kaynağı kullanılarak. Milletin vergisiyle toplanan varlık fonunun parasıyla ağaoğlu gibilerini kurtar, sonra para yok diye vergilerle milletin kanını em ve zam üstüne zam yap, sonra AKP'li çıksın vatan, millet, din ve silah edebiyatla milleti uyutsun.
AKP'ye oy veren arkadaşım; fotoğrafta gördüğün şahıs batıyordu, ama sen ay sonunu zor getiririrken ve 1 lira indirim için market market gezerken seni paranla bu şahsı kurtardılar.
Hem de 1 milyar(katrilyon) 670 milyon(trilyon)
Koşulsuz biat ettiğin için bunları yaşıyoruz. Zam gelmeyecekte ne gelecek!

İnsan beyninde gerçek zamanlı konuşma ve yorumlama mekanizmaları
Bilim adamları, konuşulan dili bu kadar hızlı bir şekilde nasıl anlayabildiğimizi anlamak için bir adım daha yaklaştı ve bu, beyinde çok büyük ve karmaşık bir dizi hesaplama içeriyor.
Bugün PNAS dergisinde yayınlanan bir araştırmada, Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar kelimelerin anlamlarının yeni hesaplamalı modellerini geliştirdiler ve bunları doğrudan gönüllülerdeki gerçek zamanlı beyin aktivitelerine karşı test ettiler .
“Etrafındaki diğer kelimelere bağlı olarak kelimeleri bağlam içine sokma kabiliyetimiz acil bir süreçtir ve şimdiye kadar bildiğimiz en iyi bilgisayar sayesinde: kafamızdaki beyin. Henüz tam olarak başaramadığımız bir şey. Bilgisayarlarda kopyalanıyor çünkü hala çok az anlaşılıyor, "dedi. Çalışmayı yürüten Cambridge Üniversitesi, Konuşma, Dil ve Beyin Merkezi Direktörü Lorraine Tyler.
Konuşmayı anlamanın merkezinde, “semantik kompozisyon” olarak bilinen, beynin kelimelerin anlamlarını duyuldukları gibi bir cümle içinde birleştirdiği , daha önce söylenenler bağlamında anlam ifade ettiği süreçlerdir. Bu yeni çalışma, bunu mümkün kılan beynin içinde gerçekleşen ayrıntılı gerçek zamanlı süreçleri ortaya koydu.
"Yaşlı adam elmayı yedi" deyip gönüllülerin beyinlerinin nasıl tepki verdiğini izleyerek araştırmacılar beyindeki kritik dil bölgeleri arasındaki dinamik bilgi akışını izleyebiliyorlardı.
'Yemek' kelimesi duyulurken, beyindeki cümle içindeki bir sonraki kelimeyi nasıl yorumlayacağına dair kısıtlamalar koymaya zorlar: 'yemek' yemekle ilgili bir şey olabilir. Çalışma, bu kısıtlamaların cümle içindeki bir sonraki kelimenin anlamının nasıl anlaşıldığını doğrudan etkiliyor , konuşulan dilin bu temel özelliğini vurgulayan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarıyor - sözcük dizilerini anlamlı ifadelerle bir araya getirme yeteneğimizi, konuşma olarak milisaniyeden milisaniye duyuldu.

Dogon kabilesi
Din ya da inanç dediğin böyle olur.. Adamların her dediği çıkıyor.. Desteksiz sallamamışlar ve bunlar bildiklerinin bir kısmı, bilim destekli.. Gerçek böyle birşeydir.Neye inandıklarını bilene saygı duyulur..
Dogon Kabilesi ve Dinleri
Dogon kabilesi Afrika'nın Mali cumhuriyetinde yaşar. Kabilenin nüfusu 250.000 civarındadır. Dogonlar hakkında en fazla araştırma yapmış ve Dogon kültürünü Batı'ya tanıtmış etnolog Marcel Griaule'dür. Totemleri bulunan ve inisiyatik bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlarını sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür. Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır.
Afrika kabilelerinin çoğunda olduğu gibi Dogonların geçmişi de oldukça karanlıktır. Dogonların şu anda yaşadıkları Bandiagara Platosu’na 13. ve 16. yüzyıllar arasında yerleştikleri tahmin edilmektedir. İnsanbilimcilerin çoğu Dogonları “ilkel” olarak tanımlasalar da Dogonlar batı teknolojisine karşı olan ilgisizlikleri bir yana zengin ve bir o kadar da karmaşık bir dine ve yaşam felsefesine sahiptirler.
Dogonlar’ın ünü ortaya attıkları ilginç ve şaşırtıcı iddiadan ileri gelmektedir. Bu Batı Afrika kabilesi atalarının dünyadan 86 ışık yılı uzaklıktaki Sirius yıldız sisteminden gelen uzaylılar tarafından eğitildiklerine inanmaktadır. Bu kadar ilkel ve her şeyden uzak bir biçimde yaşadıkları halde gökbilim alanında olağanüstü ayrıntılı bilgiye sahip olmaları da bu iddialarını desteklemektedir. 1931 yılında Fransız insanbilimcileri Marcel Griaule ve Germaniae Dieterlen Dogonlar’ı geniş çapta incelemeye karar vermiş ve 21 yıl boyunca Dogonlar’la yaşamışlardır. Bu iki insanbilimcinin araştırmaları Dogonlar hakkında pek çok bilinmeyenin keşfine olanak sağlamıştır.
Dogon’ların Gizemi
Orion yıldız kuşağının hemen yanında bulunan ve Köpek Yıldızı olarak da bilinen Sirius yıldızı ve onun çevresinde döndüğüne inanılan yıldız ve gezegenler Dogon mitolojisinin temelini oluşturmaktadır. Dogonlar Sirius yıldızının en parlak yıldız olduğunu Sirius’un yanında çıplak gözle görülmeyen küçük yoğun ve sönük bir yıldızın daha bulunduğunu ve bu yıldızın tam konumunu biliyorlardı. Potolo olarak adlandırdıkları bu yıldızın dünyada bilinen tüm maddelerden daha ağır bir maddeden oluştuğuna ve Sirius’un çevresini 50 yılda döndüğüne inanmaktaydılar. Oysa ki batılı gök bilimciler 19. yüzyılın ortalarına kadar Dogonlar’ın bahsettiği bu soluk yıldızın varlığından bile habersizdiler. 1862 yılında Amerikalı gök bilimci Alvan Graham Clark yeni bir teleskopu denerken bu yıldızı keşfetmiş ve Sirius B ismini vermiştir. Ayrıca 1920’lerde ortaya çıkmıştır ki Sirius B bir “cüce yıldız”dır. Cüce yıldızlar oldukça soluk ışıklı küçük fakat yoğun yıldızlardır. Sirius B gerçekte Dünyadan daha küçük olmasına rağmen tıpkı Dogonlar’ın belirttiği gibi o kadar yoğundur ki kendisinden alınan bir çay kaşığı dolusu madde 5 ton ağırlığına gelir.
Daha da ilginci Dogonlar’ın bilgilerinin sadece bununla kalmayıp aynı zamanda modern dünyamızda ilk kez Galileo tarafından gözlemlenen Jüpiter’in dört uydusundan ve Satürn’ün yalnızca teleskopla görülebilen halkalarından da haberdar olmalarıdır. Dogonlar ayrıca sayısız yıldızın varlığına ve Dünyanın da içinde yer aldığı Samayolu’nun sarmal bir gücü olduğuna inanıyorlardı.
Dogonlar sahip oldukları bilgilerin çoğunu sembollerle anlatmışlardır ve bu sembollerinin temelinde Nommo'lar diye adlandırılan ve dünyayı uygarlaştırmak için uzaydan geldiğine inanılan hem karada hem de suda yaşayabilen varlıklardır. Dogon rahiplerine göre eski zamanlarda Sirius sistemindeki bir gezegenden dünyaya inen Nommolar sahip oldukları bilgileri o zamanki rahiplere öğretmiş onlar da bunları yeni kuşaklara anlatmışlardı. Nommolar dünyanın yaratıcıları olduğu kadar insanoğlunun ataları ve ruhsal ilkelerin koruyucuları “yağmuru yağdıran güçlerin ve suların mutlak sahipleri” idi.
Dogonlar üzerinde araştırma yapan Amerikalı bilim adamı Robert Temple bir Nommo uzay gemisinin gelişini ve dönerek yere inişini simgeleyen resimler bulmuştur. Geminin Dogon ülkesinin güneydoğusuna indiği söyleniyordu. Dogon rahipleri geminin inişini tanımlarken onun kuru toprağa indiğini ve oluşturduğu girdap dolayısıyla bol miktarda toz kaldırdığını anlatmaktadırlar.
Dogonlar da Sirius’lu gezginlerin bir gün geri döneceğine inanmaktadırlar: “Göklerde bir yıldız belirecek ve bu Nommo’nun yeniden dirilişinin işareti olacak.” der bir yazıt .
Dogonlar ve Sirius yıldızıyla aralarında kurdukları bağ UFO araştırmacılarının olduğu kadar yaratılış teorisyenlerinin astronomların ve bilim adamlarının da ilgisini çekmiş bu kabilenin kökenleri ve sahip oldukları derin astronomi bilgisine nasıl ulaştıkları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Arkeolog-yazar Erich Von Daniken Dogon inançlarını kabullenmiş ve bu bilgileri geçmişte dünya dışı varlıkların dünyamızı ziyaret ettiğinin kesin bir kanıtı olarak yorumlamıştır. Gerçekten de “ilkel” Dogonlar’ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmektedir. Bunun son örneği Dogonlar’ın Sirius siteminde Emme Ya adını verdikleri ve Nommoların gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleridir. Bunun Popola (Sirius 😎’dan dört kez daha hafif olduğunu yine Sirius B gibi 50 yıllık bir zamanda daha geniş bir yörünge çizdiğini ve her ikisinin çapları arasında bir dik açı oluştuğunu belirtiyorlar ve Emme Ya’nın bir de uydusu olduğunu söylüyorlar. Hakikaten de Dogonlar’ın Emme Ya’sı vardır ve o astronomlar tarafından ancak 1995 yılında keşfedilmiş olan Sirius C yıldızıdır! İşte bu Nommoların yaşadığı yıldızın keşfidir..
Nommo'nun gemisi
Nommo’nun Gemisi, Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon yerlilerinin mitolojisinde Sirius yıldız sisteminden Dünya gezegenine “gönderilenler”i ifade eden bir terimdir.
Nommo’nun gemisi terimi, Dogon inanışında, kimi zaman Sirius sisteminden Dünya’ya gelen maddi bir uzay gemisinden söz ediliyormuş gibi, kimi zaman da manevi anlamlar içeren bir sembol olarak kullanılmaktadır.
Kuşaktan kuşağa aktarılagelmiş Dogon tradisyonuna göre, bu gemi, insan soyunun birer imalat olan atalarını içermektedir. Fakat atalar gemiye insan formunda değil tohum halinde koyulmuşlardır; geminin Dünya’ya iniş yolculuğu boyunca, embriyonun, insan cenininin ana rahminde geçirdiği oluşum evrelerini andıran çeşitli dönüşüm evreleri geçirirler ve gemi yeryüzüne konduğunda gemiden insan biçimine gelmiş olarak çıkarlar. Altmış bölmeli bu gemi yalnızca ataları değil, yirmiiki kategoride sınıflanan “yaratılış unsurları”nı ve “kelâm”ı da içerir. Gemideki bölmelerde tüm varlık türleri ve “oluş usulleri” vardır; fakat bunların yalnızca bir kısmı yeryüzüne indirilmiştir, dolayısıyla insanlar yalnızca bir kısmını bilmektedir.
Dogon İnanışları
Dogon tradisyonunda Nommo’nun gemisiyle ilgili olarak belirtilen inanışlar şöyle özetlenebilir:
* Tanrı Amma dört erkek insanı dört unsurdan oluşturdu.
* Amma bu dört erkek insanın dişi ikizlerini de yaptı. En yüksek gök katında imal edilen, yeryüzüne nakledilecek olan atalar dört çift idi. Bu dört çift insanlığın “Oğullar” denilen sekiz atası oldular. Onlar O-nommo’nun oğulları olarak kabul edilirler. O-nommo’nun plasentasının temsilcisi Sirius-A yıldızıdır.
* Bu “Oğullar” gemiye tohum halinde koyuldular.
* İniş hareketine geçmeden önce gemiye Sirius-B yıldızından po tohumu yüklendi. Amma’nın po’ya yerleştirdiği ve po’nun gemiye boşalttığı yaratılış unsurlarının oluşturduğu bütün 22 kategoriden oluşur.
* Amma, zamanı geldiğinde, tüm yaratmış olduklarıyla dolu gemiyi rahminden çıkarttı ve yeryüzüne indirtti.
* Gemi yeryüzüne sekiz dönemde (aşamada) indi.
* İniş hareketi sırasında “parlayan Sirius-A yol gösterdi”. Yıldızların ilki, başlangıcı, en yüksek ‘Gök katı’nın merkezini kaplayan, “yıldızların direği” olan Sirius-B yıldızıdır; Amma’nın rahminden çıkan yıldızların sonuncusu ise, “alemin göbeği” ve “O-nommo’nun göbek kordonunu temsil eden” Sirius-A yıldızıdır.
* Geminin iniş yolculuğu sırasında insanlar Sirius-A’nın parladığına tanık oldular.
* Gemi, inişi sırasında bir ufuktan ötekine kadar tüm göğü kaplayan bir yay oluşturmuştu.
* Gemi yere konduğunda ise insanlar ilk kez Güneş’in doğuşuna tanık oldular.
* “Güneş doğduktan sonra Sirius yol gösterdi.” Güneş sistemimiz Sirius sistemi ile evlendi.
* Oğullar en yüksek gök katından O-nommo ile çıktılar, iniş yolculuğunda anagonno-bile oldular, yeryüzüne konarken anagonno-sala oldular, yürümek için gemiden ayrıldıklarında ise “kişiler” haline geldiler. Gemi yere konduğunda dünyasal kirli toprak ile Nommo’nun saf toprağı karşılaşmış bulunuyordu.
* Geminin asılı olduğu zincirin ucu Amma’nın elinde bulunuyordu. Bu zincir, Amma’nın “Oğullar” ve soylarından gelenler arasına yerleştirdiği çözülmez bir bağdır.
* O-nommo aldığı kelâmı bağırarak bildirmesinden sonra, kelâmı insanlara aktarmakla da görevliydi.
* Geminin 60 bölmeli içeriğinden şimdiye dek insanlara ancak 22 kategorisi açıklanmış, verilmiştir. Kelâmın insanlığa gelecekte aktarılacak kısmı Dünya’yı değişikliğe uğratacaktır. Nommo “kelâm” günü yine ortaya çıkacaktır. Bir zaman gelecek, Sirius-B yıldızı vaktiyle po tohumunun parıldamış olduğu gibi parıldayacak ve belirli bir dönem boyunca görünür olacaktır.
Kaynak: http://www.dunyadinleri.com/dogon_kabilesi_ve_sirius_yildizi_gizemi.html

Metrobüsde adam döven kadın
Sosyal medyada anlatılan bilgilere göre adam kadına çantanı çeker misin demesinin ardından olaylar gelişiyor. Hemcinsim olan bu kadından resmen utandım.
Video: https://streamable.com/qpiqc

Toxoplasma parazitin insan gözüne etkileri
Dünya nüfusunun üçte biri, oküler toksoplazmoz adı verilen yaygın bir göz enfeksiyonuna neden olan Toxoplasma ile enfekte edilir . Araştırmacılar parazitle enfeksiyonun retinada belirgin bir lezyona neden olduğu konusunda yeni bir ışık tuttu.
Güney Avustralya'daki Flinders Üniversitesi'nden ve Brezilya'daki São Paulo Üniversitesi'nden gelen uluslararası bir araştırma ekibi, komşu enfekte olmayan retina hücrelerini aşırı büyümeye iten ve doktorların enfeksiyonu teşhis etmek için kullanabilecekleri farklı bir lezyon oluşturmaya zorlayan enfekte olmuş retinal hücrelerden üretilen proteinleri belirledi.
Bugün Mikroorganizmalarda yayınlanan bu çalışma, araştırmacıların 1.7 milyon kişiye hizmet veren Brezilyalı bir göz kliniğinde süreci izledikten sonra, Toxoplasma enfeksiyonunun nasıl karakteristik bir göz lezyonuna yol açtığını anlamak için laboratuvar yöntemlerini kullanan ilk çalışmadır.
Flirt'in Göz ve Görme Sağlığı Stratejisi Profesörü ve STEM Superstar'ı Justine Smith, araştırmanın retina hücrelerinin Toxoplasma ile bir enfeksiyona nasıl tepki verdiğini gösterdiğini ve hücre yanıtının retina yoluyla yayılan parazitlere yardımcı olabileceğini gösterdiğini söylüyor.
Profesör Smith, “Bugüne kadar incelenen oküler toksoplazmozisi olan en büyük insan gruplarından birinde, enfeksiyonun enfekte gözlerin yüzde 90'ından fazlasında tipik bir lezyona neden olduğunu görüyoruz” diyor.

Bükülebilir batarya
Günümüz elektronik endüstrisi giderek daha fazla katlanabilen veya yuvarlanabilen ekranlı bilgisayarlara veya akıllı telefonlara odaklanmaktadır. Akıllı giyim eşyaları, örneğin vücut fonksiyonlarını izlemek için giyilebilir mikro cihazlar veya sensörler kullanır. Ancak, tüm bu cihazların genellikle bir lityum-iyon batarya olan bir enerji kaynağına ihtiyacı vardır. Ne yazık ki, ticari piller tipik olarak ağır ve serttir, bu da esnek elektronik veya tekstil ürünlerindeki uygulamalar için temel olarak uygun değildir.
Bu sorun için çare şu anda ETH Zürih'te Çok Fonksiyonlu Malzemeler Profesörü Markus Niederberger ve ekibi tarafından oluşturulmaktadır. Araştırmacılar, güç kaynağını kesmeden bükülebilen, gerilebilen ve hatta bükülebilen esnek bir ince film batarya için bir prototip geliştirdi.
Bu yeni pili özel yapan, elektrolitidir - pil şarj edildiğinde veya boşaldığında, lityum iyonların hareket ettiği kısımdır. Bu elektrolit ETH doktora öğrencisi Xi Chen, son zamanlarda bilimsel bir dergide çıktı çalışmanın baş yazarı tarafından keşfedildi.
Sistematik olarak bükülebilir bileşenleri kullanmak
Ticari pillerin tasarımını takiben, bu yeni pil tipi sandviç gibi katmanlara yerleştirilmiştir. Ancak, araştırmacıların tüm pili bükülebilir ve esnek tutmak için esnek bileşenler kullandıkları ilk kez işaret ediyor. Niederberger, “Bugüne kadar, hiç kimse bir lityum-iyon batarya oluştururken yaptığımız kadar esnek bileşenleri kullanmıyor” diyor.
Anot ve katot için iki akım toplayıcı, elektriksel olarak iletken karbon içeren ve aynı zamanda dış kabuk olarak görev yapan bükülebilir polimer kompozitten oluşur. Kompozitin iç yüzeyinde, araştırmacılar ince bir tabaka mikro-ince gümüş pul uyguladılar. Pulların çatı kiremitleri gibi üst üste binme şekli nedeniyle, elastomer gerildiğinde, birbirleriyle teması kesilmez. Bu, geniş çapta gerilmeye maruz kalsa bile, mevcut kollektörün iletkenliğini garanti eder. Ve gümüş pulların aslında birbirleriyle temasını yitirmesi durumunda, elektrik akımı hala daha zayıf da olsa karbon içeren kompozitin içinden akabilir.
Bir maske yardımıyla, araştırmacılar daha sonra gümüş tabakanın tam olarak tanımlanmış bir alanına anot ve katot tozunu püskürttüler. Katot, lityum manganez oksitten oluşur ve anot, bir vanadyum oksittir.
Son adımda, bilim adamları iki akım toplayıcıyı uygulanan elektrotları üst üste koydular, resim çerçevesine benzer bir bariyer tabakasıyla ayırdılar, çerçevedeki boşluk elektrolit jel ile dolduruldu.
N iederberger, bu jelin çevresel olarak ticari elektrolitlerden daha dost olduğunu vurgulamaktadır: “Günümüz pillerinde sıvı elektrolit yanıcı ve toksiktir.” Buna karşın, doktora öğrencisinin Chen tarafından geliştirilen jel elektrolitinin yüksek konsantrasyonda lityum tuzu içeren su içerdiği, Batarya şarj olurken ya da boşalırken yalnızca katot ve anot arasındaki lityum iyonlarının akışını kolaylaştırmaz, aynı zamanda suyu elektrokimyasal ayrışmaya karşı korur.
Bilim adamları prototiplerinin çeşitli kısımlarına yapıştırıcı ile birlikte katıldılar. Niederberger, “Pili ticari olarak pazarlamak istiyorsak, daha uzun süre kapalı kalmasını sağlayacak başka bir işlem bulmalıyız” diyor.
Bunun gibi bir batarya için her geçen gün daha fazla uygulama ortaya çıkmaktadır. Tanınmış cep telefonu üreticileri, katlanabilir ekranlı cihazlar üretmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Diğer olasılıklar arasında bilgisayarlar, akıllı kol saatleri ve tabletler için tekerlekli gösterilebilir ekranlar veya bükülebilir elektronik ürünler içeren fonksiyonel tekstil ürünleri sayılabilir ve bunların tümü esnek bir güç kaynağı gerektirir. Niederberger, “Örneğin, bataryamızı doğrudan giysilerinize dikebilirsiniz” diyor. Önemli olan, pil sızıntısı durumunda, çıkan sıvıların zarar görmemesini sağlamaktır. Bu, ekibin elektrolitinin önemli bir avantaj sunduğu yerdir.
Ancak, Niederberger, esnek pili ticarileştirmeyi düşünmeden önce optimize etmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Her şeyden önce, ekibin tutabileceği elektrot malzemesi miktarını arttırması gerekiyor. Yeni bir doktora öğrencisi yakın zamanda gerilebilir güç kaynağını iyileştirmeye başladı. İlk prototipin mucidi Xi Chen, batarya endüstrisi danışmanı olarak yeni bir işe girmek için doktora tezini tamamladıktan sonra Çin anavatanına geri döndü. #Bilim
Kaynak: eth zurich

Sünnet düğününde twerk yapan kadın
Bence harika oynamıştır. Fakat Türkiye'de pek hoş karşılamazlar. Bu dans fazla cüretkâr. Bizim toplumumuz yanlış sinyal almaya meyillidir.