Popüler

Bugün en çok okunan başlıklar
Sia Rosa frigs paylaştı

Kaz Dağları maden arama yeri değil, oksijen alma yeridir. Doğanın, yaşamın, tarihin tam kendisidir. Bu doğal güzelliklere zarar vermek isteyenlere karşı sessiz kalmayacağız...

#KazdağlarıHepimizin

0
05.08.2019 20:27

Kamusal mizah

Videoları ve espirileri cidden kaliteli olan bir mizah grubu. İmkan verilirse rakipsiz olabilirler. Grubun alfası sanırım Özgür Turhan.

Youtube kanalları: https://www.youtube.com/c/199sokak

0
Jelibon frigs paylaştı

Ana akım medyaya göre herşey harika görünüyor. #MedyaYalanSöylüyor

0
Jelibon frigs paylaştı

2017 yılında yayınlanan bir makale, beynimizin çalışma şekliyle ilgili 100 yıllık bir teoriyi boşa çıkardı. Bu makale, beynimizde nöronların ateşlenmesi için gerekli mekanizmalar konusunda bir açıklama yaparken belli zihinsel hastalıkları da açıklıyor.
1907 yılında Louis Lapicque, beyin hücre zarına uygulanan voltajın, akım arttıkça nasıl arttığını ortaya koymuştu. Belli bir noktadan sonra, sinir hücreleri gerilim nedeniyle atmalar yapıyor. Yani beyin, Lapicque’e göre yeterince sinyal almazsa belli uyarıları yapmıyordu. Bugün kullanılan çoğu nöral şema da bu varsayım üzerine şekillendirilmişti.
Lapicque’nin bu konudaki fikirleri elbette ki tartışmanın nihai sonu değil. Bilim daha ziyade tez-antitez-sentez üçlüsüne göre ilerler, haliyle de bu teoriye karşı bir çalışma elbette yapılacaktı.
Yeni makalenin yazarlarından Ido Kanter, araştırmada kullandıkları yöntemin aslında 1980’li yıllardan bu yana test amacıyla kullanılabileceğini belirtirken, görüşün çok kök salmış olması nedeniyle bu keşfin onlarca yıl geç kaldığını söyledi.
Yapılan çalışmada, teori iki farklı açıdan ele alındı. Bunlardan ilki, elektrik atma vakasının beynin tam olarak nereden tetiklendiğine göre tepkisini incelemek oldu. Diğeri de çok sayıda uyaranın tek bir nöronun tetiklenmesi üzerindeki etkisi idi.
Çalışmanın sonuçlarına göre bir nöronun uyarılma doğrultusu, ne tür bir sinyal gönderdiği üzerinde doğrudan etkiliydi. Yeni çalışma, nöronların kategorilenmesi ve belli bir doğrultuda güçlü sinyaller üretilmesi için önemli bir yenilik sunmuş oluyor.
Bu çalışma ile birlikte belli zihinsel hastalıkların nasıl ortaya çıktığı da daha iyi şekilde anlaşılabilir. Yıllar içerisinde biriken bütün bilgiyi bir anda devreden atmak yerine yeni bilgi ışığında tekrar inceleyecek olan araştırmacılar, gelecek çalışmalar için de bolca çalışma alanı yaratmış oldular.
Araştırma, beyin hücrelerinin kombine olarak nasıl hareket ettiklerini ve nasıl kompleks davranışlar sergilediklerini ortaya çıkarmak konusunda önemli bir adım kabul ediliyor.
Araştırma, Scientific Reports’da yayımlandı.
Kaynak :
https://www.sciencealert.com/physics-study-overturns-a-100-…

0

Kaz dağları'nı yok eden, 195 bin ağaç kesen Kanadalı Alamos Gold firmasının Türkiye'deki şirketi olan Doğu Biga Madencilik devletten tam 865 milyon (Trilyon) lira teşvik almış.

Evet bu şirket Kanada'dan gelecek, ülkemin ağacını kesecek, ormanını yok edecek, toprağını zehirleyecek ve biz buna tam 865 milyon lira teşvik vereceğiz bu katliamı yapabilmesi için.....

Aklınız alıyor mu bu kalleşliği?
Bu firma 7 yıl boyunca sigorta teşviği alacak.
% 80 vergi indirimi alacak.
Gümrük vergisinden muaf olacak,
KDV'den istisna tutulacak...

Tüm bu kıyakları yaptığımız şirketten ne kazanacağız biliyor musunuz?
Çıkardığı altının sadece % 4'ünü.
% 4...

Yani adamlar her türlü teşvikten yararlanacak, 2400 ton altın çıkaracak ve bu çıkardıkları altının sadece 96 tonu Türkiye'ye bırakılacak, geri kalanını ellerini kollarını sallaya sallaya götürecekler...

Yok ya, bu devir öyle kapanmaz.
Bu devir ihanet devri...

Açın gözünüzü arkadaşlar.
Memleket elden gidiyor...

Kanadalı Alamos Gold Kazdağları'ndan 2.400 ton altın çıkaracak, bunun sadece % 4'ünü Türkiye'ye bırakacak, kalan altını alıp gidecek ve bir kentin tek içme suyu havzası ile tarım alanlarını zehirleyecek, havasını kirletecek.
TBMM Genel Kuruluna sunulan ve Çanakkale halk sağlığı, doğası ve çevresi açısından son derece önemli olan araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Irmağının akışına ölürüm Türkiyemci MeHePe'liler ile yerli ve milli AKePe'liler, burada mısınız?

Cahit Çataloğlu

0
06.08.2019 11:35

Leah Gotti

Amerika'lı porno oyuncusu

Gerçek adı: Raegan Brogdon
Doğum tarihi: 4 Ekim 1997 (21 yıl yaşında), Sherman, Teksas, ABD
Eğitim: Wayland Baptist University
Ebeveynler: Rhonda Brogdon, Eddie Brogdon

Leah Gotti
0
06.08.2019 11:32

Selçuk Alagöz

1944'te doğan Selçuk Alagöz, bir Anadolu pop-rock şarkıcısı, besteci ve aranjör. Daha çok kardeşleriyle yaptığı çalışmalarla tanınır; Rana, Ali ve Nilüfer. 80’lerde neredeyse 80 farklı dilde şarkı söyledikleri konserler verdiler. 1967'de, o ve Rana Alagöz Altın Mikrofon Yarışması'nda üçüncü oldu ve uzun kariyeri boyunca 4 Altın Kayıt ve daha birçok sayısız ödül kazandı. Selçuk Alagöz, bugüne kadar 23 single ve 7 albüm çıkardı. Polydor etiketiyle 1975'te yayınlanan Malabadi Köprüsü, Alagöz’ün en popüler şarkısı ve 80’lerde büyük bir hit oldu.

1
06.08.2019 10:58

Aldatmaya ‘vazopressin’ ve ‘oksitosin’ hormonları karar veriyor

Psikiyatrist Onur Okan Demirci aldatmanın altında yatan psikolojik ve biyolojik nedenleri değerlendirdi. Aldatmanın insanın doğasında olan bir durum olmadığını ifade eden Demirci, “Aldatmanın zaten kendisine has bir doğası bulunmaktadır. Bu doğanın içinde ise kişinin geçmişinde yaşadığı bağlanma sorunları yer almaktadır. Aslında aldatma fikri tam da bağlanmanın gerçekleşeceği an ortaya çıkmaktadır” şeklinde konuştu. 

SADAKAT HORMONUNA DİKKAT!

Aldatma üzerine birçok araştırmanın yapıldığını, bu araştırmalardan nörobiyolojik olanlarının son yıllarda dikkat çektiğini belirten Demirci, “Her iki cinsiyette de yer alan vazopressin ve oksitosin hormonları bulunuyor. Bu hormonlara bağlılık, sadakat hormonları gibi isimler de verilmektedir. Bu hormonların seviyeleri normal ve üzeri olan kişilerin yapılan araştırmalarda tek eşli olarak yaşadıkları görülmüş, seviyeleri düşük olan kişilerin ise aldatma eğilimlerinde artış olduğu gösterilmiştir” diye açıklamada bulundu.

“TEK EŞLİ ERKEKLER ROMANTİK UYARILARA DAHA FAZLA TEPKİ VERİYOR”

Özellikle erkeklerde yapılan beyin görüntüleme çalışmalarına değinen İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Onur Okan Demirci, “Tek eşli olan ve çok eşli olan erkeklerde seksüel uyaranlara karşı beyinde (özellikle oksipital bölgede) aynı derecede uyarılma gerçekleşirken, romantik uyaranlara karşı tepkilerde farklılık görülmüştür. Tek eşli erkeklerin beyinlerinin romantik uyaranlara daha fazla tepki verdiği gösterilmiştir. Bu araştırmalar ışığında birlikte olacağınız insana beyin görüntüleme ve hormon tahlilleri yaparak ilişkinizin geleceği hakkında fikir edinebilirsiniz. Fakat bu tamamen doğru bir tahmin olacak mıdır? Elbette olmayacaktır. Aksi halde ilişki falı gibi bir hal alabilir bu tahliller” şeklinde konuştu.

ÇOCUKLUK DÖNEMİ SÜRECİ ETKİLİYOR

İlişkilerde aldatmanın doğasını sadece hormonların ve beynin belirlemediğini belirten Demirci, “İlişkinin öncesi, başlangıcı, gidişatı hepsi bu sürecin birer parçasıdır. Kişinin çocukluk yaşamından bu yana edindiği tecrübeler, karşılaştığı yaşam olayları gelecekteki tüm ilişkilerini psikolojik anlamda etkileyecektir. Geçmişinde kendi ailesinde aldatma durumlarına şahit olan bir çocuğun, büyüdüğünde kendi ilişkilerinde sağlıklı ilerleyebilmesi o kadar da kolay olmayacaktır. Daha önce aldatılma travması yaşamış bir kişinin sonraki ilişkilerinde şüpheci bir tavır alması oldukça olasıdır. Aldatma insan doğası mıdır? Yoksa aldatılma korkusu mu bizi bu doğaya iter? Varoluşumuz bizleri yalnız kalmamak adına ilişkiler yaşamaya, bağlanabilme doğasına sürüklemektedir” ifadelerini kullandı.

BAĞLANMA KORKUSU ALDATMAYI TETİKLİYOR

Psikiyatrist Demirci konuşmasına şöyle devam etti:

“Terkedilmek, bağlanma korkusunu getirir; bağlanma korkusu kaybetme korkusunu doğurur; kaybetme korkusu ile karşılaşmak istemeyen kişi bağlanmayı reddeder ve sonuç olarak bağlanma gerçekleşmeden önce o ilişkiden kendisini ruhsal olarak koparmaya çalışır. Böylece aldatma eylemi gerçekleşir. Bu açıdan baktığımız zaman aldatma eylemi o an için geçerli bir eylem değildir.”

0
Umit frigs paylaştı

İlhan SELÇUK' un bir yazısı..

Şaşıp Kalıyorum,

Arap İngiliz'le birleşmiş Türk'ü arkadan vurmuş;
Ermeni Rus'la birleşmiş,
Doğu Anadolu'yu kana bulamış;
Rum Yunan'la, Yunan İngiliz'le birleşmiş,
Batı Anadolu'yu ele geçirmiş.
Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, yanmadık,
kan dökülmedik, kül olmadık hiçbir yeri kalmamış,

Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok!..
Anadolu'nun altı yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle, yüzde doksan beşi okuma yazma bilmez,
yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk..
Nasıl kurtulmuşuz?..
Şaşıp kalıyorum...

Yunan'ı nasıl denize döküp hizaya getirmişiz,
İngiliz'i İstanbul'da nasıl çıkarmışız, dünyanın süper güçleriyle masaya nasıl eşit oturmuşuz?

Yıl 1923
Anadolu'da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor; aç biilaç, parasız; yüzde 95'i elifi görse mertek sanacak kadar alfabesiz... Ne yapacaksın?..
Demokrasi yap!.. Nasıl yapacaksın?..

2000'li yıllarda Nurcu tarikatının ardına
Bu kadar adam takılmışken,

1923'ün yanmış yıkılmış Anadolu'sunda nasıl demokrasi yapacaksın?..

Kalan ne? Yıl 1923
Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu'yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan yeni çıkmışsın.
Fabrikan yok,
İşçin yok,
İş adamın yok,
Mühendisin yok,
Doktorun yok,
Uzmanın yok,
Tüccarın yok,
Suyun yok,
Barajın yok,
Elektriğin yok,

Kadınların çarşafta çuvala giriyor,
Erkeğin dört karı alıyor,

Yurttaşlik yasası yok,
Üniversiten yok,
Banka yok,
Burjuva yok,
Proletarya yok,
İhracatçı yok,
İthalatçı yok,
Sermayen yok.

Kalkın bakalım...
Nasıl kalkınacaksın?...

Sermayesiz ekonomik kalkınmanın yumurtasız omletten ne farkı var?

Mustafa Kemal kuşağı ne yapmış?..
Yöneticiler devletçiliğe neden ve nasıl sarılmış?..

Türkler bankacılığı nasıl öğrenmiş?..
Merkez Bankası 1930'a değin neden açılamamış?..

Özel sektör nasıl oluşturulmuş?..
Yeni devlet nasıl kurulmuş?..

Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş?
1920'de 10-11 milyon nüfusun yüzde 95'i
Alfabesizken savaş artığı bir toplumla,
Okuma yazma seferberliği nasıl açılmış?

Kitaplıklarda kitap yokken,
Ulusal kütüphane nasıl kurulmuş?..

Okullarda tarih kitabı bile yokken tarih nasıl yazılmış?..
Yok olmanın kuyusundan çıkıp var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış?..

Yunanlı ile dostluk nasıl kurulmuş?..
Avrupa'da saygınlık nasıl kazanılmış?..
Şaşıp kalıyorum...

2000'li yılları geçtiğimiz,
Yetmiş milyonluk Türkiye'nin haline bakıyorum...

Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız?..
Herşeyimiz varken neler yapamıyoruz?..

Bir de bu ortamda,
Mustafa Kemal'e saldıranlara bakıyorum...

İlhan Selçuk

0
06.08.2019 10:14

Otobüs yangınları

"3 Ağustos Balıkesir'de meydana gelen korkunç kazada 5 kişi öldü, 15 kişi de yaralandı. Ve yaralılar arasında da ne yazık ki durumu kritik olanlar bulunmakta..
Uzun yıllar Mercedes-Benz'in otobüs departmanında çalışmış biri olarak, bu çok etkilendiğim olay hakkında birkaç şey yazma ihtiyacı hissettim. Gerçi yanan otobüs Mercedes değil, Temsa.. Ama fark etmez, genel olarak hemen hemen hepsi aynı yapıda...
Özellikle belirtmek istediğim şey, markası ne olursa olsun bu yolcu otobüslerinin tamamının tüm camları ve tavan havalandırmaları, birer 'ACİL ÇIKIŞ' tır. Sadece camın önündeki koltuğa sırt üstü yatıp, iki ayağınızın tabanı ile kuvvetli bir şekilde vurmanız, camın dışarı düşmesini ve sizin tahliyeniz için geniş bir kapı oluşmasını sağlayacaktır. Buna otobüsteki tüm camlar dahildir.
Nitekim bugünkü feci kazada da insanlar, panik halinde kapılara yöneldikleri için sıkışma ve neticesinde de yoğun dumandan zehirlenerek, ani ölümler oluşmuştur.
Otobüslerde markasına ve tipine göre 5.000 ila 10.000 metre civarında kablo bulunmaktadır ve otobüs yangınlarının neredeyse tamamının çıkış nedenini bu kabloların neden olduğu yangınlar oluşturmaktadır.
Türkiyede' yılda 500 ila 1.000 adet otobüs yangını meydana gelmektedir. Ama otobüs firmaları ile fabrikalar, bunların basına yansımasına engel olmaktadırlar..
Tekrar söylüyorum, "OTOBÜSLERDEKİ HER BİR CAM, BİRER ACİL ÇIKIŞ KAPISIDIR!"... HATIRINIZDA BULUNSUN..."

-Alıntı

0