Popüler


Tanrının varlığının temeli inançtır. #Bilim değil... İnanan için vardır, inanmayan için yoktur.
Bilim kendini yanlışlayabildiği için sürekli gelişmektedir. Bugün eldeki verilerle var dediği şey yarın yeni bulgularla yok olabilir. Aynı şekilde tersi de... Bilimin amacı kendini doğrulamak değil gerçeğe ulaşmaktır.
İnananların amacı tanrının varlığını doğrulamaktır ki aslında buna ihtiyaçları yoktur. İnanç kişiseldir ve ispat gerekmez. Bilimse evrenseldir ve tanrının varlığını yada yokluğunu ispatlamak amacı üzerinden ilerlemez.
Varlığı hakkında en ufak bir ispatı olmayan şeyleri yok saymak, veya en azından şüphe etmek oldukça mantıklı bir davranıştır.
Bertrand Russell bu konuyu "kutsal demlik"te açıklamıştı...
Normalde birisi kalkıp, uzayda dünyanın etrafında dönen, hiçbir teleskop veya aygıtla görülemeyecek kadar küçük kozmik bir demlik var desek buna herkes gülüp geçer. Ama bu bilgi, yıllar önce yazılmış bir kitapta (kutsal din kitabı) olsa ve bu kitap herkese küçük yaştan beri "doğru" olarak anlatılsaydı, o zaman bu demliğin varlığını reddetmek delilik, hatta öğretilere ihanet sayılırdı.

Kardeşinin böbreğiyle hayata tutundu
Amerika’da yaşayan Şuayip Tiyaloğlu (56) araba kullanırken bir anda gelişen elde uyuşma ve bacaklardaki kramp şikâyetiyle doktora gitti. Doktorlar Tiyaloğlu’nun bir böbreğinin tamamen bittiğini diğerinin ise yüzde 5 çalıştığını söyledi. Hastalığını Türkiye’deki ailesiyle paylaşan Tiyaloğlu’na 8 kardeşi de böbreğini bağışlamak istedi. Aile daha sağlıklı ve genç olduğu için en küçük kardeş Zekeriya Tiyaloğlu’nda karar kıldı. Daha hızlı bir tedavi süreci için Türkiye’yi tercih eden Tiyaloğlu’na Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nde yapılan operasyonla kardeşinin böbreği nakledildi. Kardeşine minnettar olduğunu söyleyen Şuayip Tiyaloğlu, hastalığının hiçbir belirti göstermediğini vurguladı.
“FUTBOL OYNUYORDUM, ARABA KULLANIYORDUM”
Şu anda kendini gayet iyi hissettiğini ifade eden Tiyaloğlu, “Elim ayağım donmadan önce hayatıma devam ediyordum. Çalışıyordum, araba kullanıyordum, yüzüyordum, futbol oynuyordum ve bunları yaparken hiçbir şikayetim yoktu. Ne başım ağrıyor ne de kendimi halsiz hissediyordum. Ama gün içinde çok su içiyordum, doktorlar da suyun beni ayakta tuttuğunu söyledi” dedi.
“KARDEŞİME HER ZAMAN MİNNETTAR OLACAĞIM”
Eşi ve 6 çocuğuyla beraber ailesinin hastalığı için seferber olduğunu söyleyen Tiyaloğlu, “5 yıl önce doktora gittiğimde böbreğimi takip etmemi söylediler. Kendimi iyi hissettiğim için takip etmedim ve hayatıma devam ettim. 5 sene sonra birden vurdu. Hastaneye gittim, böbreklerimi kaybettiğimi öğrendim. Biri yüzde 5 çalışıyordu, yükseltmek için uğraştılar ama olmadı, mayıs ayında diyalize girmeye başladım. Hastalığımı öğrenince ailemle paylaştım herkes böbreğini vermek için sıraya girdi. Tüm ailem destek oldu. Kardeşim, gönüllü olarak ilk ona test yapılmasını istedi. Testler sonucu her şey uygun çıkınca da kardeşimin bağışladığı böbrekle tedavi oldum. Ona çok minnettarım, teşekkür ediyorum. Kendisinin sağlık durumu şu an gayet iyi, her zaman minnettar olacağım. Bundan sonra ilk düşüneceğim sağlığım olacak, kontrollerimi ertelemeyeceğim” diye konuştu.
“BÖBREK NAKLİ OLMASINA ENGEL YOKTU”
Hastanın tedavi sürecini anlatan doktoru Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Böbrek Nakli Kliniği Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu ise, “Şuayip Bey, Amerika’da yaşıyor. Orada bir takım şikayetlerin ortaya çıkmasıyla kronik böbrek yetmezliği tanısı konmuş ve mayıs ayı itibariyle diyalize başlamıştı. Türkiye’de tedavi olmayı tercih etmiş, bize ilk geldiğinde onun için hangi tedavinin ideal tedavi olduğunu anlamaya çalıştık. Yapılan tahlillerde böbrek nakli olmasına engel bir durum olmadığını gördük” ifadelerini kullandı.
“NAKİL SORUNSUZ GEÇTİ”
Sorunsuz bir nakil ve nakil sonrası takip süreci atlattıklarını belirten Prof. Dr. Tellioğlu, “Şu anda böbrek fonksiyonları normal, böbrek yetmezliği sürecinden çıktı. Bundan sonra böbrek nakli olan hastaların uyması gereken programa uyarak hayatına devam edecek. Kardeşi böbrek verici adayıydı onun tıbbı açıdan değerlendirilmesi çok önemli. Yaptığımız testlerden sonra böbrek bağışlamaya sağlığının uygun olduğunu gördük. Böbrek nakliyle tedavi gerçekleştirildi. Türkiye için sevindirici olan durum organ nakli cerrahisinde çok iyi bir noktadayız” diye konuştu.
“KENDİNİZİ İYİ HİSSETMENİZ, HASTA OLMADIĞINIZ ANLAMINA GELMEZ”
Hastalığın son ana kadar hiçbir belirti vermemesi durumuyla çok sık karşılaştıklarını söyleyen Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, “Hiç tahlil yaptırmayan, kontrole gitmeyen biriyseniz zaten genellikle aniden ortaya çıkıyor. Organlar vücutta son noktaya kadar dayanma özelliğine sahip. Yavaş yavaş gelişen problemlerde vücut bu soruna uyum sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla bir şikayetiniz yok diye hiçbir probleminiz olmadığını düşünmeyin. İnsanın kendini iyi hissetmesi hiçbir sorunu olmadığı anlamına gelmez” dedi.
SU TÜKETMEK HAYATİ ÖNEME SAHİP
İnsanların az su tükettiğini söyleyen Prof. Dr. Tellioğlu, “Aslında vücuttaki tüm sistemler için suyun hayati bir önemi var. Türkiye’de insanlar genelde yetersiz su tüketiyor. 70 kilo, 1.70 boyunda biri günde ortalama 2 ile 2,5 litre arasında su tüketmelidir. Su ihtiyacı su kaybına bağlı olarak elbette değişir. Çok terlediğimiz ve sıvı kaybettiğiniz bir günde doğal olarak su ihtiyacımız da artacaktır” ifadelerini kullandı.
25 BİN BÖBREK HASTASI NAKİL BEKLİYOR
Kronik böbrek yetmezliğinde ideal tedavinin organ nakli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tellioğlu, “Biz hayatını kaybeden kişilerden bağışlanacak organların ana kaynak olmasını istiyoruz. Türkiye’de yılda 4 bini aşkın böbrek nakli yapıyoruz. Bunun 3 bin 500’ü canlı vericili, 500 tanesi hayatını kaybeden kişilerden bağışlanan organlarla oluyor. 25 bin böbrek hastası bekleme listesinde, bu kişilere sene de bağışlanan 500 organ yetmiyor” dedi.

14 yaşındaki kız çocuğuna 7 kişinin tecavüz etmesi
Kayseri'nin Sarıoğlan ilçesinde, Sevgi Evi'nde kalan 14 yaşındaki B.K. adlı kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen 7 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerden 5'i tutuklanırken, 2'si adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Arkadaş ne zaman bu kadar kötü bir toplum olduk çıktık. Cezaları ağırlaştırın artık. Sürekli bu haberleri okuyup kahır mı olalım?! Meclisdeki millet vekilleri uyuyor mu? Kendilerine göre anında yasa kanun vs çıkarılırken iş mazlumları korumaya gelirken ense kebab, bu ülke böyle giderse sonumuz peşişan..

Öğretmeni soruyor çocuğa:
- Canlılar kaça ayrılır?
- Dörde ayrılır öğretmenim “ diyor çocuk..
- Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
- Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...
- Çocuklar da insan değil mi oğlum?
- Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...
- Peki, şimdi yeniden say bakalım...
.
- Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...
- Oğlum insanlara ne oldu?
- Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim .

İlber Ortaylı, 'hamile kadınlar sokağa çıkamaz' diyen cemaat liderinin elini öpmüş..
Ortaylı tarihçi ama, aynı zamanda 'bakan danışmanı'..
Eski ve veciz sözdür:
'Kimin ekmeğini yersen, onun kılıcını çekersin!'
Aydın olmak için sadece eğitim değil,
'Bağımsızlık' şart..
Bununla Şengör faşistini dikkate bile almamak lazım...

Seray Sever'den vatandaşa alçakca sözler
Acun Ilıcalı’nın sahibi olduğu TV 8 kanalında geçim sıkıntısı yaşayanlara ve işsizlere yönelik düşmanca ve aşağılayıcı ifadeler kullanıldı.
Kanalda yayınlanan bir sabah kuşağı programında sunuculuk yapan Seray Sever, programın konuğu Hakan Hatipoğlu’nun “Gülmek lüks olmuş biz kahkahadan bahsediyoruz” demesi üzerine sinirlenip konuyu olağanüstü olaylara getirdi.
“En azından kafamızda bir savaş uçakları uçmuyor. Bombalar patlamıyor. Ülkeyi kolu bacağı kırık çocuklarla terk etmek zorunda kalmıyorsun. İnsanların biraz şükretmeyi bilmesi lazım” ifadelerini kullanan Sever, hızını alamayıp “Çalışırsın kazanırsın. ‘İş yok bilmem ne’. Millet iş de beğenmiyor. ‘O ucuz bu pahalı’. Üretin kardeşim! ‘Fasulye pahalı’. Pahalıysa fasulye yemeyeceksin, ucuz sebze yiyeceksin!” dedi.
Sever’in alçakça sözleri akıllara Fransız Devrimi sırasında eşi Kral 16. Louise ile birlikte giyotine gönderilen Kraliçe Marie Antoinette’e atfedilen “Ekmek yoksa pasta yesinler” ifadesini getirdi.

BAU'nun yeni rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz oldu
Bahçeşehir Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, "8 Mart 2017’den itibaren BAU Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanlığını yürüten Prof. Dr. Şirin Karadeniz, 2 dönem üst üste rektörlük yaparak görev süresini dolduran Prof. Dr. Şenay Yalçın’dan görevi devraldı. 2016 yılında Microsoft ve KAGİDER ortaklığında yürütülen çalışmada yılın Başarılı Kadın Eğitimcisi ödülünün sahibi olan Karadeniz, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği’nde ulusal ve uluslararası çok sayıda projede görev almıştır" ifadelerine yer verildi.
Bilim insanı olarak araştırma ve projeler yürütmekten ve toplum yararına çalışmalar yapmaktan mutluluk duyduğunu belirten Prof. Dr. Şirin Karadeniz, "Verdiğim dersler ve tez yönetimleri ile öğrencilerimin geleceğini tasarlamalarında rehberlik yapmaktan keyif aldığım ve çeşitli kademelerde yönetici olarak tüm üniversite mensuplarımız ile çalışmaktan mutluluk duyduğum BAU’da; bundan sonra rektör olarak üniversitemize liderlik etme fırsatı bulduğum için gurur duyuyorum. Araştırma, eğitim ve katma değer üretimindeki yenilikçi, öncü, girişimci, global, çevik ve insan odaklı felsefemizin; özgür düşünce, farklılıklara saygı, kolektif akıl ve ekip ruhu kültürümüz ile etkin bağlantısallığı sayesinde üniversitemizi hedeflerine birlikte ulaştıracağımıza olan güvenim ve inancım tamdır" dedi.
PROF. DR. ŞİRİN KARADENİZ HAKKINDA
Bilgisayar Sistemleri Eğitiminde lisans, Bilgisayar Eğitiminde yüksek lisans ve Eğitim Teknolojisi alanında doktora derecesini almış olan Prof. Dr. Karadeniz, eğitime yenilikçi teknolojilerin entegrasyonu, kodlama ve robotik öğretimi ve STEM alanlarında ders, eğitim, seminer ve çalıştaylar vermiş ve bu alanlarda TUBITAK, MEB, UNICEF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği’nde ulusal ve uluslararası projelerde yönetici, araştırmacı, uzman ve danışman olarak görev almıştır. Prof. Dr. Karadeniz, 2016 yılında Microsoft ve KAGİDER ortaklığında ilk kez verilen Teknolojinin Kadın Liderleri yarışmasında yılın Başarılı Kadın Eğitimcisi ödülüne, 2018 yılında Türk eğitimine katkılarından dolayı BAU Toplumsal Fayda Ödülünü’ne layık görülmüştür. Prof. Dr. Karadeniz; TUSİAD Eğitim Çalışma Grubu Üyesi, Geleceğin Eğitimi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Yenilikçi Eğitim ve Araştırma Merkezi (YEGAM) Başkanı, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları İcra Kurulu Üyesi, BAU Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucu Müdürü ve Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır.

‘hepsiyurtdışından’ Türk tüketicisinin hizmetine sunuldu
Aylık 100 milyonun üzerinde ziyarete ev sahipliği yapan e-ticaret platformu Hepsiburada, yurt dışındaki ürünlere kolay ulaşımın sağlandığını bildirdiği yeni hizmetini duyurdu.
Yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye’de bulunmayan ürünlere güvenle, kolay, ekonomik ve hızlı bir şekilde ulaşılması amaçlanıyor. Hizmet kapsamında oto aksesuarlarından spor/outdoor ürünlerine, kozmetikten teknoloji ürünlerine, modadan ev ve mutfak gereçlerine kadar binlerce farklı ürüne ulaşılabilecek” denildi.
'HEPSİYURTDIŞINDAN' NASIL ÇALIŞIYOR?
Hizmetin nasıl çalıştığına dair ifadelerin yer aldığı açıklama ise şöyle:
"Hepsiburada’nın resmi web sitesinden, kampanyalar ardından da hepsiyurtdışından sayfasına gidilerek hizmete ulaşılabilir. Ayrıca Hepsiburada platformundaki herhangi bir ürün detay sayfasında görülebilen hepsiyurtdışından etiketiyle de yurt dışından sipariş edilebilecek ürünler kolayca ayrıştırılabiliyor. Beğenilen ürünler sepete eklendiğinde gümrük vergisi otomatik olarak hesaplanıyor ve yurt dışından gelecek ürünler için ekstra bir kargo ücreti ödenmiyor. Satın alma ve sonrası tüm süreçlerde müşteriler Hepsiburada’nın hizmet standartları ve güvencesiyle kaliteli bir yurtdışı alışverişi deneyimi yaşıyor."
EKSTRA KARGO ÜCRETİ ÖDENMEYECEK
Hizmet ile satın alınan ürünlerde gümrük bedelinin anında hesaplandığının ifade edildiği açıklamada, hizmet kapsamında yapılan alışverişlerde ekstra kargo bedelini müşterinin ödemediği bildirildi.
Açıklamada, şeffaf ve güvenilir ticaret anlayışının korunduğuna dair bilgiler yer aldı.
“Yurt dışından yapılan alışverişlerin A’dan Z’ye her adımının şeffaf ve takip edilebilir olması sağlanıyor. Satın alınan ürünlerin niteliklerinden içeriklerine, gümrüklendirmeden kargolamaya kadar olan tüm aşamalar takip edilebilir ve belgelenebilme özelliğine sahip. Hizmet aynı zamanda yurt dışından alışveriş sürecinde yer alan tüm aktörlerin vergi yükümlülüklerinin doğru ve zamanında ödenmesini sağlayan alt yapıya da sahip” denildi.
EN ÇOK TALEP GÖREN ÜRÜNLER NELER OLDU?
Hepsiburada, henüz platform üzerinde çok yeni sunulan hepsiyurtdışından’da en çok talep gören ürünleri paylaştı. Yapılan açıklamaya göre, yurtdışından en çok talep gören ürünler telefon aksesuarları, saat, gözlük gibi aksesuarlar ve makyaj ürünleri, hayatı kolaylaştıran ev, mutfak ve banyo gereçleri olarak sıralandı.

Dünyanın en kısa IQ testi yalnızca üç adet basit matematik sorusundan oluşuyor. Yine de bu 'basit' testi çözen kişilerin %80'inden fazlası testteki soruların tamamını başarıyla tamamlayamıyor.
Bu test yeni bir test olmasa da 2005 yılında MIT profesörü Shane Frederick tarafından hazırlandı. Çalışma çok kısa bir süre önce ulaşılabilir hale geldi ve sorular da ortaya çıkmış oldu.
Araştırmanın bir parçası için farklı eğitim hayatları geçirmiş 3 bin kişiyi toplayan Profesör Frederick, Yale ve Harvard gibi Amerika'nın en prestijli üniversitesindeki öğrencilerin bile testte yanlış cevaplar verdiğini gördü. Tabii ki "Bir yanlış çok da önemli değil" diyebilirsiniz ancak tek bir yanlış, başarı oranınızı %66,6 gibi bir orana düşürüyor.
Teste katılan 3 bin kişinin yalnızca %17'si üç sorunun üçüne de doğru cevaplar verdi. Şimdi de sıra sizde. Kendinize güveniyorsanız başlayalım.
Sorular:
1. Bir beyzbol sopası ve beyzbol topu toplamda 1,10 liraya satılıyor. Sopa, toptan 1 lira daha fazla. Topun fiyatı ne kadar?
2. Beş makine, beş dakikada beş adet parça üretebiliyorsa 100 makinenin 100 adet parça üretmesi ne kadar sürer?
3. Bir gölde bir nilüfer yaprağı bulunuyor. Bu nilüfer yaprağı, her gün kendi boyutunun iki katı büyüklüğe ulaşıyor. Nilüfer yaprağının tüm gölü kaplaması 48 gün alıyorsa gölün yarısını kaplaması kaç gün alır?
Gördüğünüz üzere sorular tamamen dört işlemden oluşuyor ve ilginç ya da karmaşık formüller kullanmanız gerekmiyor. Peki, cevaplara ulaştınız mı? Ulaştıysanız cevapları hemen paylaşalım.
Cevaplar:
1. 10 kuruş
2. 100 dakika
3. 24 gün
Cevapları gördüğünüzde yüksek ihtimalle aklınıza "E bu çok kolaydı. Katılan kişilerin %83'ü nasıl bu kadar yanlış yaptı? Üçünü de doğru yapmışım" diyorsanız haklısınız. Sorular gerçekten çok kolay görünüyor ve cevaplara ulaşmak o kadar da zor değil. Asıl zor olan şey doğru cevaplara ulaşmak ve üzülerek söylüyoruz ki siz doğru cevaplara ulaşamadınız. Doğru cevaplar yorumlarda...