Popüler

Bugün en çok okunan başlıklar
Spock frigs paylaştı

Salya sümük ağladığınız Filistin varya; Doğu Akdeniz'de ki "gaz aramaları için" Rumlar'dan yana oldular!

0
05.08.2019 10:47

Ad Populum ve Ad Hominem

Argumentum Ad Populum (İnsana hitap/çoğunluğa başvurma safsatası) bir ya da daha fazla insanın buna inanması nedeniyle doğru olduğunun söylenmesidir. Bu safsata, bazen bir kimseyi yaygın bir inancın doğru olduğuna ikna etmek için kullanılır. Bazen popüler olmayan teorilerin yanlış olduğuna dair ikna etmek için kullanılır. Çoğu zaman da etiklik üzerine tartışmalarda kullanılır. Ad Populum mantıken yanlıştır. Çünkü bir inancın yaygın olarak inanılması, o inancın doğruluğuna kanıt değildir. Herhangi bir bireyin inancı yanlış olabiliyorsa, birden fazla kişi tarafından benimsenen inançta yanlış olabilir. Anatole France şöyle söylemiştir: "Aptalca bir şeyi 50 milyon kişi de söylese, o hala aptalca bir şeydir."

Örnek: "Dünyada 1.6 milyar Müslüman var. Hepsi yanılıyor olamaz."

Argumentum Ad Hominem (Kişiye karşı veya İnsan Karalama/önyargı oluşturma/sen de safsatası) Argümanın kendisi yerine argümanı ileri süren kişinin karakteri ya da hareketleriyle ilişkilendirme, kişinin etnik kökeni, politik tutumu, dini görüşü gibi niteliklerini kullanarak argümanı itibarsızlaştırma çabasıdır. Argüman yerine, argümanı ileri süren kişi tartışma konusu edilerek iddialara karşı çıkmak suretiyle yapılır.

Örnek: "Ali, Kuranın Allahtan gelmediğini söylüyor. Ali gizli bir Yahudi olarak görülüyor. Ve İslamofobik. Bu nedenle iddiası yanlıştır."

Gerçek şu ki, Ali'nin karakteri veya dini geçmişi, argümanının geçerliliği ile alakalı değildir, bu nedenle iddiasını geçersiz kılmaz.

0
05.08.2019 10:43

Din savunucularının zamanla değişmeleri

Diderot şöyle bir eleştiri yapıyor:

"Her sofu katıdır, merhametsiz, acımasızdır, zavallı bir eş, zavallı vatandaş, zavallı kardeştir, vs. Bu görevler diğerlerine fazla tabidir

Dini görevlerin en kötü etkilerinden biri, doğal görevlerin değerini düşürmesidir, bunlar, gerçek görevlerin üzerine çıkarılmış, kuruntu mahsulü bir görevler dizesidir. Bir rahibe sorunuz, bir kutsal kase içine işemek mi daha kötüdür namuslu bir kadına iftira etmek mi? "Kutsal bir kaseye işemek ha! Kutsal şeylere hakarettir bu!" diyecektir size. Ve sonra iftiraya hiçbir resmi ceza yok. Kutsallığa hakaret için ise ateş. İşte bu, bir toplumda suçların her türlü gerçekçi tefrikini tamamen tersine çevirmektedir...

İncil’de - ki bu kitaba inanmak gerekir, ya da bu nokta hakkında hiçbir şeyi bilmemek gerekir - iki ahlak vardır. Bütün halklar için müşterek bir genel ahlak. Gerçekten Hristiyan ahlakı olan bir ahlak. Bu sonuncusu, benim tanıdığım en anti-sosyal ahlaktır. Dağdaki Vaaz’ı tekrar okumak zahmetine katlanınız. Bütün İncil’i yeni baştan okuyunuz ve Hristiyanlığa özgü kuralları toplayınız ve sonra bana, hangi mahiyette olursa olsunlar, beşeri bağları gevşetmeye daha müsait hiçbir şey var mıdır, söylersiniz."

(Diderot, İnsan Hakkında Mektup (Lettre sur l’Homme)’un Yayınlanmamış Yorumu, Les Matérialistes Français de 1750 d 1800, Sunan: R. Desne, Paris, 1964, s. 105’ten naklen).

Bunun üzerine Jaucourt şöyle bir savunma yapıyor:

"Kabul edilmektedir ki, eğer Hristiyanlar Mesih İsa’nın bu emirlerinden bir çoğuna uymak isterlerse, toplum kısa bir süre sonra tepe taklak olur; iyi insanlar kötülerin şiddet eylemlerine hedef olur, inanç sahibi bolluk sırasında kötü günler için hiçbir şey tasarruf etmediğinden, açlıktan ölmeye maruz kalır: bir kelimeyle herkes itiraf etmektedir ki, Rabbimizin kuralları genel güvenlik ve huzurla bağdaşır gibi değildir: işte yorumcuları kısıtlamalara, değişikliklere, imalı sözlere başvurmak zorunda bırakmış olan budur; ancak bütün bunlar gerekli değildir ve bize fazla özenti gibi görünüyor... Yorumcuları hataya düşüren şey, onların, bu üç bölümdeki, Rabbin kurallarının bütün Hristiyanlar için olduğunu sanmalarıdır; oysa, bir çoğunun bütün Hristiyanlar için geçerli olmasına rağmen, bir çoğunun da Rabbin havarilerine mahsus olduğuna ve yüklenmiş oldukları görevin icrası için bunların onlara verilmiş bulunduğuna dikkat etmelidirler... Rabbimizin vaazının onun havarilerine hitap ettiğine dair bu prensip ortaya konunca, artık hiçbir güçlük kalmamaktadır.

(Ansiklopedi, Jaucourt’un "Sermon de Jésus-Christ" maddesi).

Bugün ise dağdaki vaazın tüm Hristiyanlar için istisnasız geçerli olduğuna inanılıyor. Neden mi? Çünkü artık eleştirilmiyor. Tüm din inanlıları, eleştirilen inançlarını sırf eleştiren kişiler eleştiriyor diyerek yeniden düzenlerler.
Caner Taslaman'ın geleneksel İslama yönelik eleştirilerinin hepsinde "Ateistler şöyle diyor." dediğini fark etmediniz mi? Dinleri, din savunucularından değil; dinin kaynaklarından öğrenmelisiniz.

(Dağdaki vaaz İncilin Matta kitabının 5. bölümünde bulunur)

0
05.08.2019 10:42

2 yaşındaki Gözde'ye 59 yaşındaki anneanneden böbrek

Nevşehir Kapadokya’da yaşayan Esma ve Ömer Usat çiftinin ikinci çocukları Gözde Usat, 14 aylıkken gözleri ve yüzünde ortaya çıkan şişlik sonrası hastaneye kaldırıldı. İlk etapta doktorların alerji teşhisi koyduğu küçük kızın şişlikleri devam edince aile bu kez soluğu Kayseri’de bir hastanede aldı. Yapılan tetkikler sonrası Gözde’ye 'nefrotik sendrom' teşhisi konuldu. Küçük Gözde’ye 7 ay boyunca ev ortamında periton diyalizi tedavisi uygulandı. Tedaviden olumlu sonuç alınamadı ve küçük kızda böbrek rahatsızlığının yanı sıra kalp yetmezliği de başladı. Gözde'nin yaşadığı sıkıntılara dayanamayan anneanne Fatma Karşıdağ, torununa böbreğini bağışlamak istediğini söyledi. Yapılan tahlillerde anneanne ve torunun uyumlu olması sonucu Karşıdağ, Gözde için İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir’de ameliyat masasına yattı. Anneanneden alınan 4 katı büyüklüğündeki böbrek, Gözde’nin küçücük bedenine şifa oldu.

OYUN OYNAYACAĞI ZAMANLARI DİYALİZDE GEÇİRDİ

Yaşadıkları sıkıntılı dönemi anlatan anne Esma Usat, "Bizim için çok zorlu bir süreçti. Gözde çok huzursuz oluyordu. Oyun oynayamıyor, ablasıyla vakit geçiremiyordu. Sürekli yatakta diyaliz tedavisinin bitmesini bekliyordu. Ablasıyla oyun kuruyorlardı tam oynayacakları zaman ‘diyaliz saati geldi’ diyerek Gözde’yi alıyordum. Annem de Gözde’nin yaşadığı sıkıntıları gözlemliyordu. Bu duruma çok üzüldü. ‘Ben böbreğimi vereceğim’ dedi. Onun sayesinde tedavi için İstanbul’a geldik. Gözde anneannesi sayesinde ikinci kez hayata bağlandı. Şu an durumu çok iyi. Çok mutlu ve sağlıklı. Diğer yaşıtları gibi hayatına devam edecek. Anneme de bizi buralarda yalnız bırakmadığı ve organını bağışladığı için çok teşekkür ediyoruz" dedi.

KALBİN FONSKİYONLARI YÜZDE 100 DÜZELDİ

Operasyonu gerçekleştiren İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, küçük kızın kendi böbreğinin 4 katı büyüklüğünde bir organla nasıl yaşama tutunduğunu şu sözlerle anlattı:

"Kronik böbrek hastalığının nedeni birçok hastamızda farklı olabiliyor. Gözde, ‘nefrotik sendrom’ adı verilen bir böbrek rahatsızlığına yakalandı. Diyaliz tedavisi devam ederken kalbinin pompalama fonksiyonları düştü. Bize getirildiğinde uzmanlarımız Gözde’nin bu şekilde ameliyata giremeyeceğini belirtti. İlaç ve diyaliz yöntemleriyle bunu düzeltmeye çalıştık. Bu işin tek tedavisi nakil olduğundan ailesinden anneannesi böbreğini bağışlamaya karar verdi. Anneanne ‘torunum için hazırım’ dedi. Gözde 10 kiloyla ameliyata girdi. Anneannenin böbreği Gözde’nin karnına yerleştirildi ve diyalizden o anda kurtuldu. Kreatin düzeyi aynı günün akşamında düzeldi. Kalbin pompalama fonksiyonlarında ertesi gün yüzde 100’lük bir düzelme gördük. Organ nakli gerçekten bir mucize. Konu çocuk olunca durum daha da hassaslaşıyor. Sonuçta küçücük bir organ söz konusu. Gözde’nin yaşadığı tüm olumsuzlukları 2 saatlik bir operasyon ile ortadan kaldırdık. Gözde bu anlamda güzel ve anlamlı bir örnek oldu."

NAKİLLERİN YÜZDE 15’İNİ PEDİATRİK NAKİLLER OLUŞTURUYOR

Günümüz teknolojileriyle birlikte küçük yaştaki çocuklara kolaylıkla nakil yapılabildiğini ifade eden Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, "10-15 yıl öncesine kadar böyle küçük çocuklara organların takılmasıyla ilgili teknik birtakım endişeler vardı. Ama günümüz tıp uygulamaları bunu ortadan kaldırdı. Bırakın 10 kiloyu artık 5 kiloluk bir çocuğumuza bile yetişkin organını takabilecek teknik donanıma sahibiz. Bir çocukta eğer kronik böbrek yetmezliği gelişmişse, çocuğun aşı takvimi de uygunsa, kilosu 5-6 kilogram civarına geldiyse nakli geciktirmemek gerekir. Gerçekten 250 gramlık organ parçası, mucizevi bir dokunuşa neden oluyor. Çocuklar hasta olmasın ama olduklarında ve hayatta kalmaları için tek seçenek haline geldiğinde bunun en güncel tedavisi olan organ naklini tavsiye ediyorum. Türkiye’de genel duruma baktığımızda, böbrek nakillerinin yüzde 10-15’ini pediatrik nakillerin oluşturduğunu söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

"BÖBREK YETMEZLİĞİ KALBİ DE ETKİLİYOR"

Küçük Gözde’de gelişen kalp rahatsızlığı hakkında bilgi veren Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ozan Özkaya ise "Çocuklardaki böbrek yetmezliği sürecinde özellikle diyaliz aşamasında kalpte olumsuz etkilenmeler de olabiliyor. Kalp kaslarının çalışması azalabiliyor. Gözde’nin de diyalize bağlı geçirdiği süreçle ilişkili olarak kalbinin pompalama gücü oldukça azdı. Diyalizin çalışmasında da sorun vardı. Bize geldiğinde solunum güçlüğü de çekiyordu. 10 gün boyunca onu nakile hazırlamak için kalbini güçlendirici ilaç tedavileri uyguladık. Vücudundaki fazla sıvıyı uyguladığımız diyalizle aldık. Nakilden sonra kalbi destekleyici ilaçları verdik. Diyaliz sonrası kalbin durumu çok iyi hale geldi. Kalbin pompalama gücünün azalmaması adına bu çocukların nakil olması gerekiyor.  Nakilden sonra kalp kendini toparlıyor ve bu sorunlar ortadan kalkıyor. Diyalize bağımlı olan çocukların mümkün olduğunca erken dönemde nakil olmalarını öneriyoruz" ifadelerini kullandı.

0

Böyle sigaraya 3TL Doğolgaza, elektiriğe %15 zam ile olmuyor. Aysonu maaşı direk teslim edelim. Siz bize harçlık verirsiniz.

0
Sia Rosa frigs paylaştı

Kaz Dağları maden arama yeri değil, oksijen alma yeridir. Doğanın, yaşamın, tarihin tam kendisidir. Bu doğal güzelliklere zarar vermek isteyenlere karşı sessiz kalmayacağız...

#KazdağlarıHepimizin

0
05.08.2019 20:27

Kamusal mizah

Videoları ve espirileri cidden kaliteli olan bir mizah grubu. İmkan verilirse rakipsiz olabilirler. Grubun alfası sanırım Özgür Turhan.

Youtube kanalları: https://www.youtube.com/c/199sokak

0
Jelibon frigs paylaştı

Ana akım medyaya göre herşey harika görünüyor. #MedyaYalanSöylüyor

0
Jelibon frigs paylaştı

2017 yılında yayınlanan bir makale, beynimizin çalışma şekliyle ilgili 100 yıllık bir teoriyi boşa çıkardı. Bu makale, beynimizde nöronların ateşlenmesi için gerekli mekanizmalar konusunda bir açıklama yaparken belli zihinsel hastalıkları da açıklıyor.
1907 yılında Louis Lapicque, beyin hücre zarına uygulanan voltajın, akım arttıkça nasıl arttığını ortaya koymuştu. Belli bir noktadan sonra, sinir hücreleri gerilim nedeniyle atmalar yapıyor. Yani beyin, Lapicque’e göre yeterince sinyal almazsa belli uyarıları yapmıyordu. Bugün kullanılan çoğu nöral şema da bu varsayım üzerine şekillendirilmişti.
Lapicque’nin bu konudaki fikirleri elbette ki tartışmanın nihai sonu değil. Bilim daha ziyade tez-antitez-sentez üçlüsüne göre ilerler, haliyle de bu teoriye karşı bir çalışma elbette yapılacaktı.
Yeni makalenin yazarlarından Ido Kanter, araştırmada kullandıkları yöntemin aslında 1980’li yıllardan bu yana test amacıyla kullanılabileceğini belirtirken, görüşün çok kök salmış olması nedeniyle bu keşfin onlarca yıl geç kaldığını söyledi.
Yapılan çalışmada, teori iki farklı açıdan ele alındı. Bunlardan ilki, elektrik atma vakasının beynin tam olarak nereden tetiklendiğine göre tepkisini incelemek oldu. Diğeri de çok sayıda uyaranın tek bir nöronun tetiklenmesi üzerindeki etkisi idi.
Çalışmanın sonuçlarına göre bir nöronun uyarılma doğrultusu, ne tür bir sinyal gönderdiği üzerinde doğrudan etkiliydi. Yeni çalışma, nöronların kategorilenmesi ve belli bir doğrultuda güçlü sinyaller üretilmesi için önemli bir yenilik sunmuş oluyor.
Bu çalışma ile birlikte belli zihinsel hastalıkların nasıl ortaya çıktığı da daha iyi şekilde anlaşılabilir. Yıllar içerisinde biriken bütün bilgiyi bir anda devreden atmak yerine yeni bilgi ışığında tekrar inceleyecek olan araştırmacılar, gelecek çalışmalar için de bolca çalışma alanı yaratmış oldular.
Araştırma, beyin hücrelerinin kombine olarak nasıl hareket ettiklerini ve nasıl kompleks davranışlar sergilediklerini ortaya çıkarmak konusunda önemli bir adım kabul ediliyor.
Araştırma, Scientific Reports’da yayımlandı.
Kaynak :
https://www.sciencealert.com/physics-study-overturns-a-100-…

0

Kaz dağları'nı yok eden, 195 bin ağaç kesen Kanadalı Alamos Gold firmasının Türkiye'deki şirketi olan Doğu Biga Madencilik devletten tam 865 milyon (Trilyon) lira teşvik almış.

Evet bu şirket Kanada'dan gelecek, ülkemin ağacını kesecek, ormanını yok edecek, toprağını zehirleyecek ve biz buna tam 865 milyon lira teşvik vereceğiz bu katliamı yapabilmesi için.....

Aklınız alıyor mu bu kalleşliği?
Bu firma 7 yıl boyunca sigorta teşviği alacak.
% 80 vergi indirimi alacak.
Gümrük vergisinden muaf olacak,
KDV'den istisna tutulacak...

Tüm bu kıyakları yaptığımız şirketten ne kazanacağız biliyor musunuz?
Çıkardığı altının sadece % 4'ünü.
% 4...

Yani adamlar her türlü teşvikten yararlanacak, 2400 ton altın çıkaracak ve bu çıkardıkları altının sadece 96 tonu Türkiye'ye bırakılacak, geri kalanını ellerini kollarını sallaya sallaya götürecekler...

Yok ya, bu devir öyle kapanmaz.
Bu devir ihanet devri...

Açın gözünüzü arkadaşlar.
Memleket elden gidiyor...

Kanadalı Alamos Gold Kazdağları'ndan 2.400 ton altın çıkaracak, bunun sadece % 4'ünü Türkiye'ye bırakacak, kalan altını alıp gidecek ve bir kentin tek içme suyu havzası ile tarım alanlarını zehirleyecek, havasını kirletecek.
TBMM Genel Kuruluna sunulan ve Çanakkale halk sağlığı, doğası ve çevresi açısından son derece önemli olan araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Irmağının akışına ölürüm Türkiyemci MeHePe'liler ile yerli ve milli AKePe'liler, burada mısınız?

Cahit Çataloğlu

0