Popüler

Bugün en çok okunan başlıklar
12.07.2019 16:03

Demokrasi

Dilimize yunanca'dan girmiş bir kelime olan demokrasi, bu dilde "halk" anlamına gelen demos ve "idare" anlamındaki kratos kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir terimdir.

Eski yunan'da azınlıgın çoğunluğa hakim oldugu dönemlerde, halkın kendi kendisini yönetebileceği, alternatif bir yönetim biçimi olarak düşünülmüş ve uygulanmaya başlamıştır.

Kimi zaman yerini tekrar krallıga bırakmış, zaman zaman da bazı değişikliklere uğramış, 1641 yılında rodos'ta yazılan ilk siyasi anayasa ve bu anayasanın getirdiği yeniliklerle, günümüzdeki haline ulaşmıştır.

Günümüzde en çok kullanılan tanımıyla özetlersek; "Halkın egemenliğine ve bu temele dayanan yönetim biçimi".

4
12.07.2019 15:53

Sexually transmitted disease

Sexually transmitted diseases, ingilizce Sex yoluyla bulaşan hastalıklar, demektir. Aids, hepatit b-c-e, herpes, frengi gibi hastalıklardır. Hemen önlem alınmalı ve kişi tedaviye başlamalıdır.
Ölümle sonuçlananları olduğu gibi, kısırlık ve kalıcı organ / sistem bozukluğu yapanları da vardır.

1
12.07.2019 15:13

Burneşa

Burneşalar: Arnavutluk’un “yeminli bakireler”i...

Balkanlar’da yüzyıllardır devam eden bir gelenek bu. O coğrafyadaki yazılı olmayan kanuna göre, kadın kocasının mülkü. Bir kadın ne kiminle konuştuğuna ne kime oy verdiğine ne de babasından kalan toprağı nasıl yönettiğine dair söz sahibi.
“Bu hak benim, ben kullanacağım” diyorsa tek bir çaresi var: Köyün 12 ileri geleni önünde yemin etmek ve erkeğe dönüşmek. Yanlış anlamayın, fiziksel bir değişim değil bu, sosyal bir değişim...
Hani var ya, iltifat: “Erkek gibi kadın” olmak...
Erkek gibi giyinip erkek gibi davranarak ve bekaret yemini ederek haklarını almak... Eskiden bütün Balkanlar’da yaygınken şimdi kuzey Arnavutluk ve Makedonya’da sayıları gitgide azalan burneşalar yaşıyor. (Boşuna dememişler Arnavuttan kız alacaksın, kız vermeyeceksin.)

Kadınlıklarını verip özgürlüklerini almışlar
İstedikleri gibi içki sigara içiyor, erkeklerle rahatça sohbet ediyor, kendi topraklarını yönetiyorlar. Kadınlıklarını verip özgürlüklerini almışlar.
Meryem Uzerli’nin “Ben bir adam sevdim, o adam aslında yoktu” dediği gibi, “Ben bir kadınım, o kadın aslında yoktu” diyorlar.
Yemini bozmanın cezası ölüm. Artık uygulanmıyor, ama özgürlüklerini kazanmış kadınlar yeniden o tutsak hayata dönmemek için son anlarına kadar erkek kalmayı tercih ediyorlar. Çoğu “Pişman değilim” diyor, “Bu halimle saygı gördüm, istediğim gibi yaşadım. Bunun için kadın olmamayı kabul ettim.”

0
12.07.2019 15:08

Ali İsmail Korkmaz

Taksim gezi parkı protestoları günlerinde yaşamını kaybetmiş bir başka vatandaşımız.
Dövüle dövüle öldürülen.

2
12.07.2019 12:41

Pucca'nın yedi yıl hapis cezası alması

Pucca adlı fenomenin uyuşturucuyu özendirmekle ilgili attığı tweet üzerine 7 yıl yıl ceza alması.
Biraz adaletsiz bir ceza olmuş.
Kaynak

5
12.07.2019 12:32

İçkiliydibilmemne

Unutulmazlardan...

2
12.07.2019 12:27

Bluetooth

Bluetooth, endüstriyel, bilimsel ve tıbbi radyo bantlarındaki kısa dalga boylu UHF radyo dalgalarını kullanarak kısa mesafelerde sabit ve mobil cihazlar arasında kısa mesafelerde veri alışverişinde, 2.400'den 2.485 GHz'de ve kişisel alan ağları (PAN'ler) oluşturmada kullanılan bir kablosuz teknoloji standardıdır. Başlangıçta RS-232 veri kablolarına kablosuz bir alternatif olarak düşünülmüştü.

Bluetooth, telekomünikasyon, bilgisayar, ağ ve tüketici elektroniği alanlarında 30.000'den fazla üyesi olan Bluetooth Special Interest Group (SIG) tarafından yönetilmektedir. IEEE, Bluetooth'u IEEE 802.15.1 olarak standartlaştırmıştır, ancak artık standardı korumamaktadır. Bluetooth SIG, şartnamenin geliştirilmesini denetler, yeterlilik programını yönetir ve ticari markaları korur. Bir üretici, bir Bluetooth cihazı olarak pazarlamak için Bluetooth SIG standartlarını karşılamalıdır. Bireysel nitelendirici cihazlara lisanslanan teknolojiye bir patent ağı uygulanır.

0
10.07.2019 11:55

santralistanbul Kampüsü’nde BİLGİ Fashion Show

İstanbul Bilgi Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Moda Tasarımı Bölümü 2018-2019 akademik yılı mezuniyet defilesi santralistanbul Kampüsü’nde yapıldı. Tamamen öğrenciler tarafından düzenlenen etkinlikte bu yıl ilk kez Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Moda Tasarımı Lisans Programı’ndan 37, Meslek Yüksekokulu Moda Tasarımı Bölümü’nden 20 öğrencinin tasarımları birlikte sergilendi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin açıklamasına göre mimari, sinema, resim sanatı, kültürel ikonlar ve sosyal trendler gibi çeşitli kaynaklardan beslenerek tasarımlar ortaya koyan öğrencilerin defileye hazırlık süreci aylar önce başladı. Öğrenciler, bir kavram veya temadan yola çıkarak fikir geliştirip koleksiyonlarını tamamladı.

"AMAÇ ÖZÜMÜZDEKİ DEĞERLERİ SAPTAMAK"

Öğrencilerin kalıp, dikiş, drapaj, tasarım, defile hazırlığı, styling ve stüdyo çalışmaları ile yoğun bir hazırlık sürecini geride bıraktıklarını belirten Moda Tasarımı Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi İrem Arıkan Ekşi "Size aktarılan bilgi ve beceriler, sadece kalıp hazırlamak, kumaş seçmek, tasarım öyküsü oluşturmak ya da dikiş dikmek gibi yetilerin kazanılması için değil, tasarım hedeflerinizin özündeki değerleri saptayıp öne çıkarmanız için verildi. Gelişim yolunuzda sizi bekleyen zorluklarda inanıyoruz ki değerlerinize yönelik bir yaklaşımla giydireceğiniz topluluklar moda ile kendi kimliklerini adil, insana saygılı, güvenli ve tüm canlıların yaşam bütünlüğünü gözetir seviyede ortaya koyacaklar" diye konuştu.

Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fuat Beyazıt ise “Öğrenciler bu defile için büyük emek verdi. Her bir detayı düşünerek, yaparak öğrendiler. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyor, profesyonel hayatlarında başarılar diliyorum” dedi.

0
09.07.2019 23:42

Norman Borlaug

EKMEĞİMİZİ KATLEDEN ADAM : Dr Norman Borlaug

Dr Norman Borlaug, Minnesota Üniversitesi'nde çalışan bir genetikçi, 1970 yılında Nobel ödülü aldı. 1944-1960 arasında Rockefeller Vakfı'nın Meksika'da uyguladığı Meksika Tarım Programı'nda araştırmacı olarak çalıştı.
YEŞİL DEVRİM' in öncüsü olarak tanıtılıyor.

Meksika'nın buğday üretimini üç katına çıkardı; Pakistan ve Hindistan'ın buğday üretiminde yüzde 60'lık bir artış sağladı.
1986'da Dünya Gıda Ödülü'nü başlattı. Açlıkla mücadele için savaşan yardımsever olarak lanse edildi. O olmasaydı 1 milyar insan açlıktan ölecekti,
''O büyük bir kahraman. O büyük bir melek. İnsanlık ona çok şeyler borçlu'' Onun için söylenen sözlerden birkaçı! Peki durum gerçekten de böyle mi?

Cüce Buğday

1318041

Mezopotamya'da ve Anadolu'da binlerce yıl önce ortaya çıkan normal buğdayın sapı uzundu. 14 kromozona sahipti. Kimyasal ilaç gerektirmeyen,suni gübreye ihtiyacı olmayan bir buğday çeşidi idi. Binlerce yıldan bu yana insanlığı yerleşik topluma geçtiği andan itibaren beslenmesinde önemli rolü var. Kış şartlarında besinlerini depolamak isteyen insanlar için çözüm olmuştur.
Dr. Norman bu buğdayın veriminin çok az olduğunu iddia ederek normal buğdayın genetiği ile oynarak çavdar ile translokasyonladı. Ortaya çıkan kısa boylu kalın saplı cüce buğday ile elde edilen ürün miktarı arttı.

Daha fazla kimyasal gübre ve ilaç

Cüce buğdayın veriminin daha çok arttırılması için mutlaka kimyasal gübreye ihtiyaç vardı. Ayrıca toprakta buğdayın yanındaki her şeyin temizlenmesi gerekiyordu. Onun içinde kimyasal ilaçlar kullanılması zorunluluk oldu. Geleneksel tarım yok edilmeli ,ortadan kaldırılmalı idi. Küçük aile işletmeleri dağıtılmalı, ticari tarım şirketleri kurulmalıydı.

Rockefeller vakfı

Dr. Normanı finanse eden bu vakıf cüce buğdayın ortaya çıkarılması ile tohumlardan daha ziyade kimyasallardan çok büyük bir rant elde etti ve etmeye devam ediyor. Çünkü büyük bir petrol şirketinin sahibi olan Rockefeller ailesinin derdi. ''Yeşil Devrim'' falan değildi. O aile Henry Kissinger’in 1970’de söylediği sözü kendisine misyon belirlemişti.
''Petrolü kontrol ederseniz bir ülkeyi,ama gıdayı kontrol ederseniz bütün dünyayı kontrol edersiniz ''Bu söz boşuna söylenmedi. Yeşil devrim aslında kimyasal bir darbe idi. Gelişmekte olan ülkeler tarımda ilerlemek istediklerinde yüksek miktarda kimyasal gübre ve ilaç girdilerini finanse etmek zorunda kalıyorlardı.
Daha çok borçlanıyorlardı. Cüce buğday ; süper buğday olarak lanse edildi ama toprak; binlerce yıldır olmadığı kadar nitrat ve petrole boğuluyordu. Bütün bu kimyasalların tek adresi vardı;
Rockefeller petrol şirketi.

Cüce buğday GDO'lu mu?
GDO konusunda ilk patenteler 1980' li yıllarda alındı. 1940 yılında bir tek kelime dahi bahsedilmediği için cüce buğday tartışmaların odağı olmaktan kaçırılıyor. Oysaki cüce buğday ilk GDO 'lu üründür. Bugün GDO konusunda adı çok geçen MONSANTO şirketinin cüce buğdaydan cesaret aldığı ortadadır. Cüce buğday kromozon yapısı çeşitli oynamalar ile 48 adete kadar çıkarılmıştır. Her ne kadar buna melezleme adı verilse de çavdar yanı sıra yulaf, mısır, pirinç gibi melezlemeye girmeyen tahıl kalmamıştır.

Dünyada biyolojik bir savaş yaşanıyor

Herkes sözün bir yerinde 3. dünya savaşından bahseder. Oysa ne nükleer ne uzay savaşları değil, doğrudan biyolojik bir savaş ortamında yaşıyoruz. Burada hedef milyonlarca insanları öldürmek değil. Hedef milyarca insanı hasta etmektir. Hasta insan demek sömürülecek müşteri demektir. İlaçlar, hastaneler, tahliller ,analizler,erken teşhis araçları v.b. gibi
hala üretilecek büyük rant kapıları her geçen artmaktadır. Yeni ilaçlar hastalıkları ortadan kaldırmak yerine yeni hastalıkları kaynağı oldu.
Bu biyolojik savaşa katkıda bulunacak endüstriyel gıda teknolojileri bir sürü sağlığı olumsuz etkileyen gıdalar üretiyor. Fast foodtan katkı ve koruyucu içeren gıdalara kadar doğal özü değiştirilmiş rafine ve deforme olmuş gıdalar insanları beslemiyor. Sadece şişmanlatıyor, göbeklendiriyor, kiloları arttırıyor ve hasta ediyor.

Diyabet ve Obezite

Çölyak hastalığı ilk defa 1953'te tanımlandı, buğdayın genleri değiştirilene kadar çölyak diye bir hastalık yoktu. İlkel buğdayın içindeki gluten çok azdı ve hastalık falan yapmıyordu.
Cüce buğdayla yapılan ekmekler toplumların göbeğini genişletmeye başladı. Kilolar arttı. Diyabet patladı. Toplumların büyük çoğunluğu diyabet hastası oldu. İnsanların özelikle bağırsakları hasarlandı,iltihaplandı ve kanamalara varacak derecede hastalandı. Bağışıklık sistemleri zayıfladı ve enfeksiyonlar son hızla arttı. Bağırsaklar hasta olunca bütün hastalıklar buradan kaynaklandı.

Cüce Buğday Tartışılıyor mu?

Bu konuda bilimsel makaleler aramayın bulamazsınız. Birçok hastalıklarla ilgili binlerce yayın bulursunuz ama buğday hakkında araştırmalara izin verilmez. Çok büyük bir lobi baskısı ile buğday ve yol açtığı hastalıkların kaynağı araştırılmaz. Marsa gitme ile ilgili her türlü uzay araştırmaları yapabilirsiniz ama buğday ile ilgili araştırma mı? Asla!

0
09.07.2019 19:16

Asetonsuz oje çıkarıcı

Aseton zararlı diye düşünülerek üretilmiş, aynı aseton gibi kokan ve tırnağı daha beter yapan oje çıkarıcılar. tabaka tabaka kopuyor tırnaklar.

1