Popüler

Bugün en çok okunan başlıklar
15.07.2019 14:09

Çile çekmek

Giderek toplum içinde acı ve eziyet çekmek olarak mana kazansa da mevlevilikte nefsini köreltmek, terbiye etmek, dünyadan elini eteğini çekmek anlamlarında kullanılır. Buna göre insan dünya nimetlerinden elini eteğini çeker ve nefsini terbiye edebilirse insanlık namıma bir üst mevkiye erişebilirdi.

1
15.07.2019 13:30

15 temmuz

15 temmuz kara bir gündür. Bayram değildir. Kimse bayramlaştirmaya çalışmasın. Sakallı tiplerin askerin başını nasıl kestiğini, bunlar unutulmadı. Ölenlerin hepsi genç cahil. İçlerinde varmı bir bakanın milletvekilinin oğlu yada bir milletvekili varmı. Bir savcı, hukukçu, doktor, bakan, milletvekili varmı. Yok... Meclisten geri dönen darbeyi kimse bayram gibi kutlayamaz. Bayram 23 nisandır 19 mayıstır 29 ekimdir...15 temmuz bayram değildir. O gün orada ölen tüm insanların yakınlarının başı sağ olsun. Çok üzülüyorum. Böyle kanlı olayları hatırladıkça..

6
15.07.2019 02:11

15 Temmuz Türkiye’nin Reichstag Yangını mıydı?

Amerika New York merkezli Sivil toplum kuruluşu AFSV, ‘15 Temmuz Türkiye’nin Reichstag yangını mıydı?’ başlıklı çarpıcı bir rapor yayımladı.

Darbe girişimi ve sonrasını inceleyen rapor, daha önce maruz kalınan darbelerle 15 Temmuz’u karşılaştırıyor ve resmi açıklamalardaki tezatlarla yaşanan garipliklere dikkat çekiyor.

‘Türk hükümetinin öyküsüne bir alternatif’ alt başlığıyla yayımlanan raporda, Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesi yaşananları -Adolf Hitler’in 1933’te yaşanan Reichstag Yangını’nı Almanya üzerindeki mutlak hakimiyetini sağlamlaştırmak için kullandığı gibi- gücünü artırmak için kullandığı belirtiliyor.

AFSV’nin internet sitesinde İngilizce olarak yayımlanan rapor, önümüzdeki günlerde farklı dillerde de servise sunulacak. Raporla eş zamanlı olarak yayınlanan video da sosyal medya da büyük ilgi görüyor.

Kaynak: 30 ARTI TV

1
14.07.2019 15:54

ZMO Süt Raporu: Türkiye'de kişi başına düşen süt tüketimi 41,5 kilo

Aslıhan ALTAY KARATAŞ/ANKARA, (DHA)- TÜRKİYE'de kişi başı içme sütü tüketimi yaklaşık 41,5 kilo, peynir tüketimi 18,4 kilo, yoğurt tüketimi 30,6 kilo, ayran tüketimi 18,4 kilo, tereyağı tüketimi ise 1,78 kilo olarak açıklandı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) 2018 yılı süt raporunu açıkladı. Raporda, Türkiye'deki hayvan varlığının büyük çoğunluğunun et ve süt verimi düşük ırklardan oluştuğu ve hayvan başına verimin 2018 yılında 3 bin 161 kilo olduğu belirtildi. 2018’de 22 milyon 120 bin 716 ton çiğ süt üretimi gerçekleşirken, üretilen sütün 20 milyon tonunu (yüzde 90,6) inek sütü, 1,4 milyon tonunu (yüzde 6,5) koyun sütü, 561 bin tonunu (yüzde 2,5) keçi sütü ve 75 bin tonunu da (yüzde 0,3) manda sütü oluşturdu.
İÇME SÜTÜNÜN YÜZDE 92'Sİ UHT
Raporda, içme sütü üretim miktarının son 5 yıl içinde yüzde 25,4 arttığı ifade edilirken, üretilen toplam içme sütünün yaklaşık yüzde 92'sini UHT sütler, geri kalanını da pastörize sütler oluşturdu. 2018 yılı kişi başı içme sütü tüketimi yaklaşık 41,5 kilo olarak hesaplanırken, kayıt dışılık oranının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekildi. Türkiye'de süt sektörünün en önemli sorunlarından birinin kayıt dışı üretim olduğu kaydedilirken, yapılan çalışmalar sonucunda 2012 yılında inek sütü üretiminde yüzde 9,6 olan kayıtlılık oranının 2018’de yüzde 50’ye çıkarıldığına işaret edildi. Raporda ayrıca süt ürünlerinin tüketim miktarları ile ilgili rakamlara da yer verilirken, 2018 yılında kişi başına düşen yıllık peynir tüketim miktarının 18,4 kilo, yoğurt tüketiminin 30,6 kilo, ayran tüketiminin 18,4 kilo, tereyağı tüketiminin 1,78 kilo olduğu hesaplandı. Kayıt dışılık sorununun süt ürünleri için de geçerli olduğu hatırlatılırken, sektörde süttozu üretiminde yaşanan düşüşe işaret edildi. 2018 yılında süttozu üretimi bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 17 oranında azalarak, 109 bin tona indi.
'PİYASADA TAKLİT VE TAĞŞİŞ ÜRÜN SAYISI FAZLA'
Raporda, süt sektöründe karşılaşılan başlıca sorunlar, kayıt dışı üretim, hammadde ve işlenmiş ürünler pazarında özelleştirmeler, nitelik damızlık üretiminde ilerleme sağlanamaması, yem açığı, üreticilerin gerekli bilgi birikiminin olmaması, yoğurt ve ayran dışındaki süt ürünleri tüketim miktarının düşüklüğü olarak sıralandı. Raporda, "Piyasada çok fazla sayı ve miktarlarda taklit ve tağşiş (mevzuata aykırı üretim) süt ürünleri bulunmaktadır. Bu ürünlerin, doğru üretilenlerle birlikte ayni pazarı/rafları paylaşmaları beraberinde haksız rekabeti de getirmektedir. Satılan hileli süt ürünleri aynı zamanda insanların sağlığını da tehdit etmektedir. Devletin hileli süt ürünü üretenlere karşı daha caydırıcı cezalar getirmesi gerekmektedir" denildi.

0
13.07.2019 12:36

5 günlük askere 15 kere müebbet verilmesi

İnsanın içi parçalanmıyor değil.

Makbule Özdemir (47), 3 Mayıs 2016'da Çorum'daki evinin önünde askere gidecek oğlu için şenlik düzenledi. Ahmet ve arkadaşları o gece halay çekti, eğlendi, sarılıp ağlaştı, helalleştiler. Annesi Ahmet'in omzuna allı pullu ayyıldızlı yazmasını (allık) taktı, ellerine kınasını yaktı. Hayırlısıyla gitsin gelsin diye dualarla uğurladılar.

O zaman 20 yaşında olan Ahmet Özdemir, 5 Mayıs 2016'da önce Isparta'daki acemi birliğine, 10 Temmuz'da da İstanbul Metris Kışlasına teslim oldu. Ve bir daha geri dönemedi.

15 Temmuz gerçekleştiğinde 5 günlük er olan Özdemir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde 14 vatandaşın şehit edilmesinden sorumlu tutularak 14 kez ölüme sebebiyet vermekten, 1 kez de darbeye teşebbüsten müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yüzlerce askeri öğrenci gibi o da 3 yıldır cezaevinde.

Oysa 14 vatandaşı şehit edenler belli değil. Ahmet Özdemir'in gönüllü avukatlığını yapan Gül Önder, “Çünkü herhangi bir balistik inceleme yapılmadı. Bunu çok talep ettik. İBB binasının çevresinde o kadar çok kamera var ki, o görüntülerin incelenmesini istedik. Hiçbiri dosyaya konmadı. Mahkeme gerek bile görmedi. Balistik incelemenin bu saatten sonra yapılması da mümkün değil. Fiziki imkansızlık denildi“ demişti.

EVE VALİZİNİ GÖNDERDİLER

Bir hafta aradıktan sonra oğlunun Silivri Cezaevinde olduğunu öğrenebilen Makbule Özdemir'in Çorum'daki evine 15 Temmuz'dan 2 ay sonra bir valiz geldi.

Arkadaşları kışladaki eşyalarını toplayıp annesine göndermişlerdi. Makbule Özdemir, o gün dolabın üstüne kaldırdığı valizi hiç açmadı, açamadı, içindekileri çıkaramadı, dokunamadı, bakamadı... Ta ki geçen hafta cumartesi gününe kadar...

1
Spock frigs paylaştı

Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde, 1. Ahmet’in şanssız oğlu Genç Osman’ın kendisini tahttan indiren Yeniçeriler tarafından öldürülmeden(1622) önce ırzına geçildiğino anlatır. Seyahatname’nin bu sayfaları,1896 yılında orijinal yazmayı ilk kez yayımlayan kurulun içindeki Necib Asım Bey tarafından yırtılarak imha edildiği için bunu yakın tarihe kadar duymamıştık. Asım Bey bu eylemini şu tanıdık sözlerle gerekçelendirmişti: “Tarihimiz için bu sayfa kara bir lekedir. Bunu gelecek kuşaklara göstermek doğru olmadığı için yırttım!"

0
Umit frigs paylaştı

When your bed's too sweaty and your head feels funny
You're tossin and turning cause your room's too sunny
The upstair neighbour got some 15 kids
And if something's goin' down it's sure your lids
And the sound of T-T-Tim's big pumping bass makes you dye your hair makes you change your ways
I gotta get up I gotta get out I just found out what it's all about

I was born to rock (born to rock)
Sworn to rock (sworn to rock)

Alright
Na na na na na
Yeah
Na na na na na
Alright
Na na na na na

That's when you shout it out
Shout it out shout it louder
Shout it out (shout!), shout it louder

And well up and about cruisin' down the street
Feelin' good feelin' neat as one with the beat
The dizziness is gone but your still a punk
Just out to have fun and about to get drunk
That's when the sound of Harry K's screaming guitar
Makes you wanna race in your old man's car
The pedal to the metal and your pulse to the bop
The kind of bad habit that you just can't drop

I was born to rock (born to rock)
Sworn to rock (sworn to rock)

Come on
Na na na na na
Rock on
Na na na na na
Uh
Na na na na na

That's when you shout it out
Shout it out shout it louder
Shout shout shout
Shout it out shout it louder

Take this sucker!

0
Literary frigs paylaştı

Sadece 2019'un birinci çeyreğinde DeepWeb üzerinden satışı yapılan 23 milyon Kredi Kartı tespit edildi. Bu satılan Kredi Kartı bilgilerinin %65'i CVV numarası ile birlikte satıldı.

0
Şirin Baba frigs paylaştı

Tanrının varlığının temeli inançtır. #Bilim değil... İnanan için vardır, inanmayan için yoktur.
Bilim kendini yanlışlayabildiği için sürekli gelişmektedir. Bugün eldeki verilerle var dediği şey yarın yeni bulgularla yok olabilir. Aynı şekilde tersi de... Bilimin amacı kendini doğrulamak değil gerçeğe ulaşmaktır.
İnananların amacı tanrının varlığını doğrulamaktır ki aslında buna ihtiyaçları yoktur. İnanç kişiseldir ve ispat gerekmez. Bilimse evrenseldir ve tanrının varlığını yada yokluğunu ispatlamak amacı üzerinden ilerlemez.

Varlığı hakkında en ufak bir ispatı olmayan şeyleri yok saymak, veya en azından şüphe etmek oldukça mantıklı bir davranıştır.

Bertrand Russell bu konuyu "kutsal demlik"te açıklamıştı...

Normalde birisi kalkıp, uzayda dünyanın etrafında dönen, hiçbir teleskop veya aygıtla görülemeyecek kadar küçük kozmik bir demlik var desek buna herkes gülüp geçer. Ama bu bilgi, yıllar önce yazılmış bir kitapta (kutsal din kitabı) olsa ve bu kitap herkese küçük yaştan beri "doğru" olarak anlatılsaydı, o zaman bu demliğin varlığını reddetmek delilik, hatta öğretilere ihanet sayılırdı.

0
27.07.2019 12:42

Kardeşinin böbreğiyle hayata tutundu

Amerika’da yaşayan Şuayip Tiyaloğlu (56) araba kullanırken bir anda gelişen elde uyuşma ve bacaklardaki kramp şikâyetiyle doktora gitti. Doktorlar Tiyaloğlu’nun bir böbreğinin tamamen bittiğini diğerinin ise yüzde 5 çalıştığını söyledi. Hastalığını Türkiye’deki ailesiyle paylaşan Tiyaloğlu’na 8 kardeşi de böbreğini bağışlamak istedi. Aile daha sağlıklı ve genç olduğu için en küçük kardeş Zekeriya Tiyaloğlu’nda karar kıldı. Daha hızlı bir tedavi süreci için Türkiye’yi tercih eden Tiyaloğlu’na Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi’nde yapılan operasyonla kardeşinin böbreği nakledildi. Kardeşine minnettar olduğunu söyleyen Şuayip Tiyaloğlu, hastalığının hiçbir belirti göstermediğini vurguladı.

“FUTBOL OYNUYORDUM, ARABA KULLANIYORDUM”

Şu anda kendini gayet iyi hissettiğini ifade eden Tiyaloğlu, “Elim ayağım donmadan önce hayatıma devam ediyordum. Çalışıyordum, araba kullanıyordum, yüzüyordum, futbol oynuyordum ve bunları yaparken hiçbir şikayetim yoktu. Ne başım ağrıyor ne de kendimi halsiz hissediyordum. Ama gün içinde çok su içiyordum, doktorlar da suyun beni ayakta tuttuğunu söyledi” dedi.

“KARDEŞİME HER ZAMAN MİNNETTAR OLACAĞIM”

Eşi ve 6 çocuğuyla beraber ailesinin hastalığı için seferber olduğunu söyleyen Tiyaloğlu, “5 yıl önce doktora gittiğimde böbreğimi takip etmemi söylediler. Kendimi iyi hissettiğim için takip etmedim ve hayatıma devam ettim. 5 sene sonra birden vurdu. Hastaneye gittim, böbreklerimi kaybettiğimi öğrendim. Biri yüzde 5 çalışıyordu, yükseltmek için uğraştılar ama olmadı, mayıs ayında diyalize girmeye başladım. Hastalığımı öğrenince ailemle paylaştım herkes böbreğini vermek için sıraya girdi. Tüm ailem destek oldu. Kardeşim, gönüllü olarak ilk ona test yapılmasını istedi. Testler sonucu her şey uygun çıkınca da kardeşimin bağışladığı böbrekle tedavi oldum. Ona çok minnettarım, teşekkür ediyorum. Kendisinin sağlık durumu şu an gayet iyi, her zaman minnettar olacağım. Bundan sonra ilk düşüneceğim sağlığım olacak, kontrollerimi ertelemeyeceğim” diye konuştu.

“BÖBREK NAKLİ OLMASINA ENGEL YOKTU”

Hastanın tedavi sürecini anlatan doktoru Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Böbrek Nakli Kliniği Sorumlusu, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu ise, “Şuayip Bey, Amerika’da yaşıyor. Orada bir takım şikayetlerin ortaya çıkmasıyla kronik böbrek yetmezliği tanısı konmuş ve mayıs ayı itibariyle diyalize başlamıştı. Türkiye’de tedavi olmayı tercih etmiş, bize ilk geldiğinde onun için hangi tedavinin ideal tedavi olduğunu anlamaya çalıştık. Yapılan tahlillerde böbrek nakli olmasına engel bir durum olmadığını gördük” ifadelerini kullandı.

“NAKİL SORUNSUZ GEÇTİ”

Sorunsuz bir nakil ve nakil sonrası takip süreci atlattıklarını belirten Prof. Dr. Tellioğlu, “Şu anda böbrek fonksiyonları normal, böbrek yetmezliği sürecinden çıktı. Bundan sonra böbrek nakli olan hastaların uyması gereken programa uyarak hayatına devam edecek. Kardeşi böbrek verici adayıydı onun tıbbı açıdan değerlendirilmesi çok önemli. Yaptığımız testlerden sonra böbrek bağışlamaya sağlığının uygun olduğunu gördük. Böbrek nakliyle tedavi gerçekleştirildi. Türkiye için sevindirici olan durum organ nakli cerrahisinde çok iyi bir noktadayız” diye konuştu.

“KENDİNİZİ İYİ HİSSETMENİZ, HASTA OLMADIĞINIZ ANLAMINA GELMEZ”

Hastalığın son ana kadar hiçbir belirti vermemesi durumuyla çok sık karşılaştıklarını söyleyen Prof. Dr. Gürkan Tellioğlu, “Hiç tahlil yaptırmayan, kontrole gitmeyen biriyseniz zaten genellikle aniden ortaya çıkıyor. Organlar vücutta son noktaya kadar dayanma özelliğine sahip. Yavaş yavaş gelişen problemlerde vücut bu soruna uyum sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla bir şikayetiniz yok diye hiçbir probleminiz olmadığını düşünmeyin. İnsanın kendini iyi hissetmesi hiçbir sorunu olmadığı anlamına gelmez” dedi.

SU TÜKETMEK HAYATİ ÖNEME SAHİP

İnsanların az su tükettiğini söyleyen Prof. Dr. Tellioğlu, “Aslında vücuttaki tüm sistemler için suyun hayati bir önemi var. Türkiye’de insanlar genelde yetersiz su tüketiyor. 70 kilo, 1.70 boyunda biri günde ortalama 2 ile 2,5 litre arasında su tüketmelidir. Su ihtiyacı su kaybına bağlı olarak elbette değişir. Çok terlediğimiz ve sıvı kaybettiğiniz bir günde doğal olarak su ihtiyacımız da artacaktır” ifadelerini kullandı.  

25 BİN BÖBREK HASTASI NAKİL BEKLİYOR

Kronik böbrek yetmezliğinde ideal tedavinin organ nakli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tellioğlu, “Biz hayatını kaybeden kişilerden bağışlanacak organların ana kaynak olmasını istiyoruz. Türkiye’de yılda 4 bini aşkın böbrek nakli yapıyoruz. Bunun 3 bin 500’ü canlı vericili, 500 tanesi hayatını kaybeden kişilerden bağışlanan organlarla oluyor. 25 bin böbrek hastası bekleme listesinde, bu kişilere sene de bağışlanan 500 organ yetmiyor” dedi.

0