Popüler

Ayın canlılar üzerindeki etkisi
Uydumuz Ay'ın Genetiğimizi Değiştirdiğini Kanıtlayan Hayvan Türü
Uydumuz Ay, Dünya üzerinde birçok etkiye sahiptir. Yapılan son araştırmalar Ay'ın genetik üzerindeki etkisini de gözler önüne serdi.
İnsan boyu zaman ölçeklerinde, Ay'ın dünyamız üzerinde yarattığı sadece iki etki vardır: gece boyunca ve günün çeşitli saat evreleri boyunca ışık yaymak ve yeryüzüne uyguladığı kütle çekimi sonucu yol açtığı gelgitler.
Dünya'mıza en yakın astronomik yapı olmasına rağmen Ay, Dünya’dan 380.000 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bu, Ay’ın yaklaşık 60 Dünya yarıçapı uzaklıkta olduğunu gösterir. Bu mesafe 2000 yıldan daha önce, ilk “astronomik” mesafe olarak belirlenmişti.
Dünya’nın sadece bir uydunun altında yörüngede kalmasınının etkileri sınırlıdır. Gezegenimiz ilk oluşutuğu andan beri bu özelliklere sahip değildi, hatta bir uyduya bile sahip değildi.
Fotoğrafta gördüğünüz Touchet Formasyonu gibi gel-git ritimleri, Dünya’nın dönme hızının geçmişte ne olduğunu öğrenmemize olanak sağlıyor. Dinozorlar zamanında, günümüz 24 değil sadece 22.5 saatti. Milyarlarca yıl önce, Ay'ın oluşumundan kısa bir süre sonra, bir gün sadece 8 saatti.
Yeni Ay'dan Dolunay'a ve tekrar Yeni Ay'a olan döngü süresince, Ay eliptik yörüngesinde ilerlerken, Ay’ın hareketlerinde belirgin boyutta artışlar ve azalmalar meydana gelmektedir. Ay, Yerberi'de daha hızlı ve Yeröte'de daha yavaş hareket ettiği ancak sabit bir dönme hızına sahip olduğu için, bir ay boyunca Ay'ın en fazla %50'sinden biraz daha fazlasını görebiliyoruz!
Zaman dilimlerimizde, Ay’ın sadece aylık aşamalarını ve karasal gelgitlerimizi görebiliyoruz.
Ay, Dünya’ya gelgit kuvveti uygular; bu yalnızca gelgitlere neden olmaz, aynı zamanda Dünya’nın yörüngesinde frenlemesine olanak sağlar ve bir sonraki gündoğumuna neden olur. Ay, Dünya’nın çevresinde bir kez döndüğünde iki gelgit çıkıntısı yarattığından, günde iki düşük gelgit ve iki yüksek gelgit yaşıyoruz.
Ay, ya yeni ya da tam evreye çok yakın olduğunda, gelgit kuvvetleri Güneş'in gelgit kuvvetleriyle birleşir, en yüksek ve en düşük gelgitler bu şekilde oluşur. Bu sayede ilkbahar gelgitlerine şahit oluruz. Ay, ilk çeyreğinde veya son çeyreğinde olduğunda ise en küçük gelgitleri yaratarak Güneş'e yıkıcı bir şekilde müdahale eder ve 15 günlük gelgitler oluşur.
Mümkün olan en yüksek gelgitler: Bahar Gelgitleri
Güneş, Dünya ve Ay birbiriyle aynı hizada olduğunda Bahar Gelgitleri'ni elde ederiz ve bunlar mümkün olan en yüksek gelgitlerdir.
Gelgit Aşırı Uçları
Gelgit aşırı uçları Yeni Ay ve Dolunay sırasında meydana gelir. Fotoğraftaki düşük gelgit halindeki Gorey Limanı, buradaki koylarda, girişlerde ve diğer sığ kıyı bölgelerinde bulunan yüksek ve düşük gelgit arasındaki aşırı farkı gösterir. Pürüzlü ve düzensiz kıyı bölgeleri, yüksek ve düşük gelgit ile Bahar Gelgitleri arasındaki 15 günlük gelgitin en büyük farkınının görülebildiği yerlerdir.
Bu gelgit etkilerinden dolayı, karasal bir canlı olarak görülen Grunion, Ay'ın neden olduğu bu olguda hayatta kalabilmek için benzersiz bir şekilde adapte oldu.
Grunion, benzersiz bir şekilde adapte olmuş kanatçıklara sahip küçük, 12-15 cm uzunluğunda bir balıktır ve dişilerin kuma girmesine ve erkeklerin etraflarına sarılabilecekleri dik bir pozisyonda manevra yapmasına izin veren bir kuyruğa sahiptir.
İlkbahar gelgitlerinde dişiler plajlara çıkar, kuyruklarıyla toprağı kazarlar ve yumurtlarlar.
Fotoğrafta da görüldüğü gibi bir dişi ileride yumurtlayacağı için altını kazıyor. Bunu, sadece bahar aylarında gelgit sırasında yapabilirler, çünkü yumurtaların uygun şekilde korunması için yumurtaları kuru kalmalıdır.
Erkekler ayrılmadan önce dişilerle iç içe geçer ve spermlerini bırakır.
Dik ve kuma gömülü bir şekilde bulunan dişi Grunion, başını dışarı doğru kaldırarak yumurta bırakıyor. Erkek Grunion ise onun etrafında dolaşıp yumurtaları döllemek için uğraşıyor. Bu üreme davranışını sergileyen bilinen iki Grunion türü vardır.
Gelgitler gerilerken, Grunion yumurtaları kıyıda kuluçkada bekliyor.
Bunlar, her bahar gelgitinde Güney ve Batı Kuzey Amerika sahillerine serilen Grunion yumurtalarından sadece birkaçı. Yumurtalar bir gelgit sürecinde sular geri çekildiğinde kumlu yüzeyin altında kalır. Kuluçka dönemi, bir başka Bahar Gelgiti'nin dönüşünü gösteren Ay dönemiyle mükemmel bir şekilde uyum sağlar.
Yavrular sadece 10-11 gün yumurtanın içinde kalırlar ve bir sonraki Bahar Gelgiti geldiğinde suya karışırlar.
Pasifik ve Baja Kaliforniya gibi pek çok sahil bölgesinde Grunionlar’ın yumurtladığı yerlerde, yüksek gelgit ve düşük gelgit arasında büyük farklılıklar vardır. Yüksek kaynak gelgitlerinde, kara bölgeleri 3 ya da 4 günlüğüne okyanus ya da deniz sularının altında kalırlar. Daha sonra gelecek gelgit gelene kadar 10 ila 11 gün kuru kalırlar.
Grunion türü, hayatta kalabilmek için Ay'ın haraketlerine ve gel-git olaylarına kusursuz bir şekilde adapte olmuş. Ay’ın etkileri olmasaydı Grunion'un üreme döngüsü imkansız olurdu.
Görüntülerde Grunion türünün sahilde üreme dögüsünü görebilirsiniz. Bu döngü, kusursuz bir şekilde çalışmaya devam ediyor ve doğanın muhteşemliğini bir kez daha insanlara kanıtlıyor.

Çiçek Bamyası
Amasya’da üretilen coğrafi işaret tescilli 'Çiçek Bamyası' çiçeğinin sarı rengi ve parasal değerini hiç kaybetmediğinden dolayı yöre halkı tarafından 'çeyrek altın’ olarak adlandırılıyor.
Kilosu 150 TL ye kadar alıcı buluyor.

Cherokee Kızılderililerinin erkek çoçuklarına uyguladığı sınav
Cherokee Kızılderililerinin 12-13 yaşına gelen erkek çocuklarına uyguladıkları bir sınav vardır. Babası bir akşam oğluna artık erkek olduğunu kanıtlamak için bir sınavdan geçmesi gerektiğini söyler ve onu ormanın içlerine götürür. Orada oturması için bir ağaç kütüğü gösterir, çocuğun gözlerini bağlar ve onu gece boyunca yalnız bırakacağını belirtir. Çocuk bağırmamalıdır, gözlerini de sabahın ilk ışıkları bağın arasından süzülene kadar açmamalıdır. Orada kütüğün üzerinde sessiz kıpırdamadan sabahı beklemek zorundadır. Bunu başardığı zaman çocuk erkek olarak kabul edilir. Yaşadığı bu sınavı da başkasına anlatması yasaktır. Her erkek çocuk geceyi/sınavı yalnız bir başına yaşamalıdır.
Sınav zordur. Doğal olarak çocuk korkar. Rüzgarın sesi, orman hayvanlarının bağırtıları korkunçtur. Her yönden çıtırtılar, yaklaşan ayak seslerine benzer gürültüler gelir. Çocuğun aklından binbir türlü korkunç olasılıklar geçer durur. Ama sınavı geçmek ve erkek olabilmek için sabırla beklemek ve gözünü açmamak zorundadır.
Korkunç gecenin sonunda güneşin ilk ışıkları ile birlikte çocuk gözünü açar ve karşısında sessizce kendisini izleyen babasını görür. Onu yalnız bırakıp gideceğini söylemiş olan babası aslında bütün gece orada sessiz oturmuş bir tehlike durumunda oğlunu korumak için beklemiş, oğlunu sınavını yaşarken izlemiştir. Bu sınavı birlikte yaşayan baba ile oğul birbirlerine çok farklı bağlanırlar, baba oğlunu anlar çünkü aynı sınavdan geçmiştir, aynı zamanda oğul da babası için ne kadar değerli olduğunu anlar.
Hepimiz bazen korkunç, acı veren, çözümsüz sandığımız, anlamadığımız sınavları yaşarız. Bu sınavlar kendimizi kanıtlamak için de olabilir.
Her sınavla birlikte yaşamı anlar ve olgunlaşırız. Zaman zaman yalnız kaldığımızı da sanırız ama eğer oyunu kuralına göre oynarsak daima birileri, hatta sınavı yapan, bizi gönüllülükle gözetir..
Hayatınıza dokunan ve el verenleriniz eksik olmasın.

Sazan
Sazangiller familyasına adını veren tatlı su balığı. Göl ve yavaş akan derelerde bulunur. Uzun gövdeli, solucan, böcek larvaları ve bitkilerle beslenen bir dip balığıdır.
1,5 metre boyunda, 35 kg ağırlıkta olanları vardır.
Ömrü 40-50 yıla kadar varabilir.
Argoda kullanımı;
'Kolay kandırılan, aldatılabilen kimse' anlamında kullanılmaktadır.'

2000 yıllık soguk espiri yazılı tarihi eser
Londra'da Roma İmparatorluğu'nun farklı bir yönüne ışık tutan bir keşif gerçekleştirildi. Bloomberg'ün yeni binasının etrafında ortaya çıkan kalemler, o zamanlarda yaşayan insanların espri anlayışına da ışık tuttu. Üzerinde espriler bulunan kalemlerin 2.000 yıl öncesine ait olduğu belirtildi.
Bloomberg'ün Londra'da bulunan yeni ana ofisi etrafında kazı yapan arkeologlar, üzerinde 'ilginç' şakalar bulunan ve yaklaşık 2.000 yıl öncesine ait olan kalemler keşfettiler. Bu buluntularla birlikte soğuk esprilerin 2.000 yılı aşkın bir süredir bizlerle olduğu da belirtilmiş oldu.
Kalemin üzerinde "Şehirden geri döndüm. Sana beni hatırlaman için bu ucu sivri hediyeyi aldım. Keşke sana kat ettiğim yolun uzunluğu ve cüzdanımın boşluğu kadar büyük bir hediye alabilseydim" şeklinde bir 'espri' yer alıyor. Daha basit bir açıklamayla bir Romalı, Londra'ya beş parasız varması üzerine arkadaşına böyle bir hediye alıyor.
Uzmanlar kalem üzerinde yer alan 'şehir' ibaresinin Roma olduğunu düşünüyor. Ticaret ve devlet yönetimi için önemli bir nokta olan Roma, Roma İmparatorluğu için de kilit bir nokta konumundaydı. Buradan gelirken aldığı hediye üzerine de açık bir şekilde parası kalmadığı için böyle bir hediye aldığını belirten kişi, bir nevi utancını belirtiyor.
Kalemin hediye olarak verilmesi aynı zamanda tüccarların, askerlerin ve yetkili kişilerin kilometrelerce ötedeki kişilerle bu şekilde iletişime geçtikleri ve okuma yazma oranı hakkında da bir bilgi veriyor.
Tüm bunların yanı sıra uzmanlar, Roma İmparatorluğu'nda bu tarz soğuk esprilerin çok da nadir olmadığından bahsetti. Bu zamana kadar birçok Roma İmparatorluğu'na dair kalıntı bulunmuş olsa da Bloomberg binasının etrafında bulunan kalemlerin tarihsellik, şiir ve espri konularında türünün tek örneği olduğu müze tarafından belirtildi.

Azman dede
#AzmanDede Balıkesir`de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi'nin Mallıcaköyünden 104 yaşında idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Sorduklarımı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı:
-"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söylerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?", içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.." diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. İşte o an. Tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."
Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi; "Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı." dedi...
(C. Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin hazırladığı Çanakkale adlı kitapçıktan)

Müşteri deneyimi
Müşteri deneyimi, işletmeler için oldukça büyük bir önem teşkil ediyor çünkü müşteri deneyimine önem veren şirketler müşteri kaybını azaltırkan gelirini artırıyor, bu da kar oranının artmasını sağlıyor.
Pek çoğu için müşteri hizmeti ve müşteri deneyimi aynı şeylerdir. Ama bir tanesi markayla birebir temasken diğeri duyguları ve hisleri etkiler, müşterilerin deneyim sürecini kapsar.
Müşteri deneyimi işinizin her parçasını etkiliyor, peki işe nereden başlamalısınız? Sizlere örnekler ve örnek vakalar vererek müşteri deneyimi stratejisi oluşturmanıza yardımcı edecek 7 adım sıraladık.
Econsultancy ve Adobe’un hazırladığı Dijital Pazarlama Trendleri Raporu için şirketlere gelecek yıl için kurumlarında en heyecan verici fırsatın ne olduğunu sordu ve her zamanki gibi aynı cevabı aldı.
Sizce bir şirket için en heyecan verici fırsat nedir?
‘Müşteri deneyimini’ düşündüyseniz doğru tahmin ettiniz.
Müşteri deneyimi cevabının çoğunlukta olması şaşırtıcı değil.
American Express tarafından yapılan bir araştırmaya göre müşterilerin:
%60′ ı daha iyi bir deneyim geçirmek için daha fazla ücret ödemeye istekli.
%74’ünün iyi deneyimle birlikte markaya olan sadakati artıyor
%59’u kötü deneyim yüzünden rakip firmaları tercih ediyor.
Yakın zamanda Temkin Group tarafından yapılan bir araştırma ise yıllık geliri 1 milyar $ kazanan şirketler, müşteri deneyimine yatırım yaptıkları takdirde üç yıl içinde ortalama 700 milyon $ ek gelir elde ettiğini gözler önüne serdi.
Bu da 36 ay içinde gelirlerin %70 oranında artması anlamına geliyor.
Basitçe şöyle anlatabiliriz:
Müşteri deneyimine öncelik veren şirketler, müşteri tatmini, müşteri kaybının azaltılması ve artan gelir konularında ilk sıralarda yer alıyor.
Peki müşteri deneyimi derken neyden bahsediyoruz?
Müşteri deneyimi, bir müşterinin bir kurumla aralarındaki iş ilişkisi aracılığıyla kurduğu ilişkiyle anlatılabilir. Bu ilişkinin içinde farkındalık, birbirini destekleme, satın alma ve hizmet verme sayılabilir.
Müşteri deneyimi, müşteri hizmetleri yönetiminin olmazsa olmazıdır çünkü bir işletmeyle olumlu bir deneyim yaşayan bir müşterinin o işletmeden tekrar bir şey satın alma ve sadık bir müşteri olma ihtimali çok yüksektir.
Hatta, Oracle tarafından yapılan bir araştırmaya göre, üst düzey yöneticilerin %74’ü müşteri deneyiminin bir müşterinin sadık bir destekçi olma ihtimalini yükselttiğini düşünüyor. Müşteri deneyimiyle ilgili istatistikler bu kadarla sınırlı değil. Eğer müşterilerinizin sadık olmasını istiyorsanız onların deneyimine yatırım yapmalısınız.
Basitçe söylemek gerekirse, mutlu müşterilerin sadık olma ihtimali çok yüksektir.
Kulağa mantıklı geliyor değil mi?
Bir markadan ne kadar memnunsanız oradan o kadar fazla süre alışveriş yaparsınız. Eğer müşterilerinize gereken önemi vermezseniz ve müşteri hizmetlerine attıkları mailleri görmezden gelirseniz bir daha sizden alışveriş yapmaları pek mümkün olmaz. Bu nedenle şirketler, müşteri hizmetlerine çok büyük önem veriyor ve rakiplerinin bir adım önünde olmayı yeğliyor.
Peki müşteri deneyiminin müşteri hizmetlerinden farkı nedir?
Çoğu zaman müşterinin şirkete geldiğinde ilk konuştuğu kişi genellikle çalışanlardır (ya mağazaya gittiğinde ya da telefonla aradığında). Bu da şirketinize eksiksiz bir müşteri hizmeti verme fırsatını sunar.
Ancak müşteri hizmetleri, müşteri deneyiminde buz dağının görünen kısmıdır.
Örneğin, telefondan tatil rezervasyonu yaparken konuştuğunuz insan yardımsever biriyse bu iyi bir müşteri hizmeti aldığınızı gösterir. Ancak biletleriniz erken gelir ve otel de size daha iyi bir oda verirse işte bu, iyi bir müşteri deneyimi örneğidir.
İkisi arasındaki fark budur.
Günümüzde piyasada gördüğümüz gibi müşteri deneyimi bir dönüşüm geçiriyor. Artık yüz yüze hizmet daha çok tercih ediliyor ve teknoloji sayesinde şirketler müşterileriyle farklı ve eğlenceli şekilde iletişime geçebiliyor.
Örneğin, müşteri hizmetleri yönetimi yazılımını kullanarak müşterilerin satın alma geçmişini görebilir ve müşteriniz daha yenisine ihtiyaç duymadan siz onun yeni bir ürüne ihtiyaç duyacağını çok önceden tahmin edebilirsiniz. Gelecekte neler olacağını tahmin etme becerisi öngörülü ve tedbirli olmanızı sağlar. Kısacası şunları yapabildiğiniz anlamına gelir;
Satış geçmişini baz alarak ilgili ürünleri tedarik etmek
Hedefli mail pazarlama kampanyaları oluşturmak ve bunları uygulamak
Müşterinin bakış açısını tam anlamıyla anlayabilmek
Müşteri hizmetleri hala eskisi gibi önemli ama artık müşteri deneyiminin tek odak noktası değil. Artık müşteri deneyimi sayesinde teknolojiden yararlanarak müşteri ilişkilerinizi güçlendirebilirsiniz.
Peki müşteri deneyimi ne kadar önemlidir?
Bir işletme müşterileri olmadan varlığını devam ettiremez, bu nedenle şirketler yeni müşteriler kapmanın ve belki de daha önemlisi bu müşterileri elinde tutmanın yolunu arıyor.
Bloomberg Businessweek dergisi, “parmak ısırtan bri müşteri deneyimi” sunmak bir numaralı hedef haline geldiğini söylüyor. Yakın zamanda yapılan Müşteri Yönetimi IQ anketinde müşteri deneyimi yöneticileri ve liderlerinden müşteri deneyiminin önemini 1’den 5’e (çok önemli) kadar değerlendirmesi istendi. Katılımcıların %75’i 5’i işaretledi.
Burada sorun şu; müşteri deneyimi şirketler için öncelikli olsa da pek çok şirket bunu tam olarak sağlayamıyor.
Bain& Company, kurumlarına müşteri deneyimlerinin kalitesini puanlamasını istedi, kurumların %80’i eksiksiz bir hizmet sunduğunu düşünüyor. Ancak müşterilere sorduğunuzda ise sadece %8’i harika bir deneyim yaşadığını düşünüyor.
Peki gerçekten kaç şirket parmak ısırtan bir müşteri deneyimi sunuyor?
Şaşırtıcı gelecek ama çok azı.
Hatta şirketlerin yarısından azı iyi (veya harika) bir müşteri deneyimi sunuyor.
Temkin Group şirketi her yıl Müşteri Deneyimi Değerlendirmesi raporunu yayınlıyor.
10.000 müşteriden aldığı geri bildirimi ve bu müşterilerin 300’den fazla şirketle olan deneyimini analiz eden şirketin en son yayınlanan raporunda ‘güzel’ ya da ‘harika’ olarak değerlendirilen şirketlerin oranı 2017 yılında %45 iken 2018 yılında %38’e düştüğü gözler önüne seriliyor.
Müşteri beklentileri artıyor, şirketlerin yapması gereken de bu hızın önüne geçerek müşteri deneyimlerini iyileştirmek. Müşteriler sadece sizinkiyle değil, herhangi bir şirketle olan ilişkinin en iyi ilişkisi olmasını ister.
Peki, şirketiniz müşteri deneyimini nasıl iyileştirebilir?
Müşteri deneyimini iyileştirmenin 7 yolu:
Müşteri memnuniyetini artırmanıza, müşteri kaybını azaltmanıza ve gelirlerinizi artırmanıza yardımcı olacak bir müşteri deneyimi stratejisi oluşturmanın 7 yolunu sizler için sıraladık.
1. Müşteri deneyiminde neleri hedeflediğinizi belirleyin
Müşteri deneyimi stratejinizin bir numaralı adımı kurumunuzla birlikte iletişim kurabileceğiniz müşteri odaklı bir vizyon oluşturmaktır. Bu vizyonu oluşturmanın en kolay yolu size yardımcı olacak birkaç tane ilke belirlemektir.
Örneğin, Zappos markası Zappos ailesinin temel değerlerine önem veriyor ve bu değerler şirket kültürünün bir parçası haline gelmiş durumda, bu da mütevazı olmalarını, hizmetleriyle insanları şaşırtmalarını ve değişimi benimseyebilmelerini sağlıyor.
Bu ilkeler yerine oturduğunda kurumunuzun yol haritası haline gelir. Ekibinizin her üyesi bu ilkeleri iyi bilmeli ve bu ilkeler, bütün eğitim ve gelişim programlarının her safhasına sirayet etmeli.
2. Müşterilerinizi anlayın
Müşteri deneyimini bu ilkeler üzerine inşa ederek müşteri destek ekibinizle bire bir iletişim halinde olan farklı gruplardan müşteriler edinmektir. Kurumunuz gerçekten müşterilerinizin istek ve ihtiyaçlarını anlamak istiyorsa yaşanan sorunları anlamalı ve müşterilerinizle empati kurmalı.
Bunu yapmanın bir yolu da müşteri grupları oluşturmak ve her gruba bir isim verip kişilik yüklemek olabilir. Örneğin, Ayşe 35 yaşında, yeni teknolojileri takip ediyor, kendi başına “Nasıl yapılır?” videolarını izleyecek kadar teknolojiden anlarken 42 yaşındaki Ali internet sayfasındaki yönergeleri takip etme ihtiyacı duyuyor.
Böyle gruplar oluşturarak müşteri destek ekibiniz onları iyi tanıyabilir ve daha iyi anlayabilir. Bu aynı zamanda gerçekten müşteri odaklı hareket etmenin de en temel adımıdır.
3. Müşterilerinizle duygusal bir bağ kurun
“Ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemlidir.” sözünü daha önce hiç duymuş muydunuz?
En iyi müşteri deneyimleri ekip üyeleriniz müşterilerinizle duygusal bir bağ kurduğunda sunabilirsiniz.
Duygusal bağın en güzel örneği Zappos şirketidir. Müşterileri annesi vefat ettiği için aldığı ayakkabıları geri iade etmekte geç kalmış. Zappos ne olduğunu öğrendiğinde müşteriye ayakkabıyı alması için ücretsiz bir kurye göndermiş. Ama Zappos bununla da yetinmemiş. Ertesi gün müşteri evine geldiğinde, Zappos’un taziyelerini iletmek için gönderdiği çiçeklerle karşılaşmış.
Tüketici Araştırmaları Dergisinde yayınlanan bir araştırmada deneyimin %50’sinden fazlasının duygusal bağa bağlı olduğu ortaya kondu, çünkü duygular kararları yönlendiren davranışları şekillendiriyor.
Müşterilerin bir şirkete sadık olmasının sebebi o şirketle olan duygusal bağları ve bir ürün ya da hizmetlerini kullandıklarında nasıl hissettiklerini hatırlamasıdır. Duygusal bağ kurmaya çalışan bir şirket, rakiplerine oranla %85 daha fazla satış yapıyor.
Harvard Business Review dergisinde yayınlanan “Müşteri Duygularının Yeni Bilimi” başlıklı araştırmaya göre şirketle duygusal bağ kuran müşteriler:
Ürün ya da hizmetinizi başkalarına göre 3 kat daha fazla tavsiye ediyorlar
Sizden 3 kat daha fazla tekrar alışveriş yapıyorlar
Alışveriş için farklı marka ve mağazalara daha az gidiyorlar. (%44’ü bunu hiç yapmadığını söylüyor)
Fiyatlara daha az itiraz ediyorlar
4. Müşteri geri bildirimine önem verin
Müşteri deneyiminizin yeterli olup olmadığını nasıl anlayabilirsiniz?
Bunun yapmanın en mantıklı rolü anında müşteriden geri bildirim istemektir. Müşteriniz alışverişini yaptıktan sonra deneyimini değerlendirmesi için ona anketler ve mailler gönderebilirsiniz.
Elbette daha ayrıntılı geri bildirim almak için bire bir telefonla aramak da başka bir seçenektir.
Müşterilerden aldığınız geri bildirimlerle ilgilenmesi için müşteri hizmetleri ekibinden birisini görevlendirmeniz de önemlidir, böylece ekibin her üyesinin şirkette yarattıkları farkın bilincinde olmasını sağlar.
5. Ekibinizin gelişimi için özenli bir program hazırlayın
Yukarıdaki adımları takip ederek müşterilerin hizmetlerinizin kalitesi hakkında ne düşündüğünü öğrenebilirsiniz. Bir sonraki adım ise müşteri destek ekibinizin her bireyi ne konuda eğitime ihtiyacı olduğunu belirlemek.
Pek çok kurum telefon ve mail ile iletişimin kalitesini ölçüyor ama özenle hazırlanmış bir rehberlik, online eğitim ve grup eğitimleri aracılığıyla ekip üyelerinizin gelişimini takip ederek bu değerlendirmeyi bir adım ileri taşıyabilirsiniz.
6. Çalışanlardan düzenli olarak geri bildirim alın
Pek çok kurum, ekibi hakkında genel bir geri bildirim almak için her yıl anket düzenliyor. Bu anketlerle çalışanların bağlılığı ve parmak ısırtan bir hizmet sunma konusundaki becerileri ölçülüyor.
Peki bu anketler arasında geçen 11 ay içinde neler oluyor?
Genellikle hiçbir şey olmuyor. Tam da bu süreçte çalışanlardan devamlı geri bildirim almak, çalışanların müşteri deneyiminin iyileştirilmesi konusundaki fikirlerini paylaşması ve yöneticilerin çalışanların fikirlerini görmesi son derece yararlı olacaktır.
Örneğin, proje yönetim yazılımı veya sosyal medyayı kullanarak kurum çalışanlarınızın devamlı geri bildirimde bulunduğu kuruma özel bir platform yaratabilirsiniz.
7. Parmak ısırtan bir müşteri deneyimi sunmak için yaptığınız yatırımın getirisini değerlendirin
Son olarak, ekiplerinize, sürece ve teknolojiye yaptığınız bunca yatırımın işe yarayıp yaramadığını nasıl anlayabilirsiniz?
Cevap şirket sonuçlarında yatıyor.
Müşteri deneyiminin işe yarayıp yaramadığını ölçmek kurumların karşılaştığı en büyük engellerin başında geliyor. Bu nedenle de pek çok şirket “net tavsiye skoru” yöntemini kullanıyor. Bu yöntem, doğrudan basit sorular sorarak değerli bilgilerin toplanmasını sağlıyor:
“Bu şirketi bir arkadaşınıza ya da akrabanıza tavsiye eder misiniz?”
Bu yöntem, Bain and Company şirketinde çalışan Rob Markey ve Fred Reichheld tarafından ortaya atıldı ve müşteri deneyiminin ne denli işe yaradığının ölçülmesi konusunda oldukça önemli bir araç çünkü pek çok şirket bu konuda bu yöntemi yaygın olarak kullanıyor. Ayrıca uygulanması ve ölçüm yapılmasının kolay olması bu yöntemin şirketlerin favorisi olmasını sağlıyor.
Sonuç
Müşteri beklentileri artık hiç olmadığı kadar yüksek ve ağızdan ağıza yayılan reklamlar hayati derecede önemli.
Müşteriler artık giderek daha da güçleniyor bu nedenle de müşteri hizmeti deneyiminin önemi artıyor.
Bu sebeplerle müşteri deneyimi, sürekli geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gereken bir alan. Müşteri deneyimine daha fazla odaklandığınızda, müşteri sadakatı, müşterileri elde tutma ve gelirleri katlama konusunda önemli bir yol kat edeceksiniz.

Hyperdontia
Hyperdontia, üst sıra dişlere veya normal diş sayısına ek olarak görünen dişlere sahip olma durumudur. Diş kemerinin herhangi bir alanında ortaya çıkabilir ve herhangi bir diş organını etkileyebilir. Hyperdontianin zıttı hypodontiadır. Doğuştan diş eksikliği, Hyperdontiaden daha sık görülen bir durumdur. Hyperdontia'nin bilimsel tanımı "diş kemerinin herhangi bir bölgesi için normal sayıdan daha fazla dişe sahip olmaktır. Fazla olabilen ek dişler, diş kemerinde herhangi bir yerinde, düzenlemeleri simetrik veya simetrik olabilir.

Çoçuğun ağzından 500 den fazla diş çıktı
Hindistan’da gerçekleşen bir vakada ise diş doktorları, 7 yaşında bir çocuğun ağzından 500’ün üzerinde diş çıkardı. 11 Temmuz’da Saveetha Diş Okulu ve Hastanesine götürülen P. Ravindran isimli çocuk, dişindeki şişkinlikten şikayetçi oldu.
Çocuğun röntgeninin ve CT-taramasının yapılmasını isteyen uzmanlar, gördükleri görüntüye oldukça şaşırdı. Çocuğun ağzındaki torbamsı yapıda tam 526 adet diş tespit edildi. Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Başkanı Profesörü Pratibha Ramani, daha önce bir bölgede bu kadar çok dişe rastlamadıklarını belirtti.
Doktorlar, bu durumu daha başlangıç aşamasında tespit ettiklerini belirtti. Genel anestezi altında 1,5 saat süren işlemlerden ve 5 saatlik ameliyattan sonra doktorlar, 526 dişi aldı. Çıkarılan dişlerin boylarının 0,1 mm ila 15 mm arasında değiştiği ifade edildi. Dişlerin tamamının kanalları, minesi ve taç kısmıyla tam bir diş yapısında olduğu belirtildi. Ağızda çok fazla diş bulunmasına Hyperdontia adı veriliyor.
