Florürun IQ üzerindeki etkisi
Kanadalı bilim insanları tarafından yapılan bu çalışma, florürle IQ seviyesi arasında ilginç bir bağ olduğunu ortaya koydu. Bilim insanlarına göre hamilelik sırasında idrardaki florür miktarının bir miligram artması bile, çocuğun IQ seviyesinin düşmesine neden oluyor.
Kanadalı bilim insanları, bu araştırma için iki farklı yönteme başvurdular. Bu yöntemlerden bir tanesi idrar testiydi ve fazlasıyla bilimseldi. Ancak iki test türünde bilim insanları, çalışmaya dahil olan annelere bazı sorular yönelttiler ve annelerin bu soruları yanıtlaması istendi.
Bilim insanlarının yaptıkları çalışmanın genel sonucu, idrardaki florür miktarının litrede 1 miligram artması, çocukluk çağındaki IQ seviyesinde 4.5 puanlık bir düşüşe neden oluyordu. Ayrıca bu durum sadece erkek çocukları etkiliyor, kız çocuklarında herhangi bir bulguya rastlanmıyordu.
Soruları yanıtlayan annelerin cevaplarına göreyse florür miktarındaki 1 miligramlık artış, hem kız hem de erkek çocuklarda 3.7 puanlık IQ düşüşünün olduğunu ortaya çıkardı.
Bu iki farklı yöntemin verdiği sonuçlar bilim insanlarının dikkatlerinden kaçmadı. King's College London bünyesinde çalışmalarını sürdüren Stuart Ritchie, konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda bu yöntemlerin tutarlı sonuçlar vermediğini ve bu yüzden çok da önemli olmadığını açıkladı.
Ritchie'nin açıklamalarına göre idrar testinin de makul sonuçlar vermesi gerekiyor. Ancak araştırma kapsamında yapılan idrar testlerinin sadece erkeklerde etki gösteriyor olması bu çalışmanın önemini yitirmesine neden oluyor.
Araştırmanın sonuçlarını inceleyen diğer bilim insanları da Ritchie'nin düşüncesine katılıyorlar. Örneğin Leeds Üniversitesi'nden Alastair Hay, IQ seviyesinin sadece florürle bağdaştırılmasının doğru bir yol olmadığını söylüyor. Hay'e göre araştırma, çocukların maruz kaldığı diğer maddeleri göz önünde bulundurmuyor ve bu da sonuçların doğruluğunu tartışılır bir hale getiriyor.
Bu tartışmalı sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan bilim insanlarıysa araştırmanın tartışmalı doğasının farkında olduklarını ve makalenin hazırlanması kararının kolay olmadığını ifade ediyorlar.
Araştırmanın sonuçlarını inceleyen isimlerden bir tanesi olan Harvard Üniversitesi'nden David Bellinger, bu araştırmanın sonuçlarının tartışmalı olduğunu kabul ediyor ancak, florürün çocuklar için bir nörogelişimsel toksik olduğunun bu araştırmayla birlikte iyiden iyiye göz önünde bulundurulmasının gerektiğini söylüyor.
Kaynak: https://newatlas.com/maternal-fluoride-iq-i
Maddenin yeni hali keşfedildi
New York Üniversitesi, Buffalo Üniversitesi ve Wayne Eyalet Üniversitesi’nden bilim insanları, maddenin yeni bir halini keşfetti. Topolojik süperiletkenlik adı verilen bu durumun ileride elektronik cihazların veri depolama kapasitelerini arttırmak için kullanılması bekleniyor.
Araştırmacılardan Javad Shabani, basın açıklamasında yeni topolojik durumun hem hesaplama hızı, hem kuantum bilgisayarlar hem de depolamayı arttırma konularında önemli rol oynayacağını söyledi.
Maddenin yeni hali, kuantum bilgisayarları etkileyecek
Araştırmanın sonuçları henüz bir akademik yayında yer almasa da arXiv’de kendine yer buldu. Araştırmanın genel çerçevesi ise kuantum bilgisayarlar üzerine oldu. Kuantum bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarlardaki bitler yerine kübit adı verilen özel birimleri kullanarak daha hızlı hesaplama yapabiliyor.
Kuantum bilgisayarlarda bulunan kübitler, normalde 1 veya 0 durumunda bulunan bitlerin aksine süper pozisyon adı verilen bir ara durumda bulunuyorlar. Böylelikle çok daha karmaşık işlemleri çok daha hızlı yapabiliyorlar.
Araştırmalar sırasında maddenin konvansiyonel durumundan kuantum durumuna geçişte yeni bir topolojik hal aldığı ortaya çıktı. Araştırmacılar, kuantum durumundaki değişiklikleri iki hal arasındaki değişimde ortaya çıkan enerji bariyeri üzerinden gözlemlemeyi başardı.
Kübiteleri güvenle saklamanın yolunu açacak
Araştırma esnasında Majorana parçacığı adı verilen özel yapılar da gözlemlendi. İlk olarak 20. yüzyılda İtalyan bilim insanı Ettore Majorana tarafından ortaya atılan bu parçacıklar, kendi kendilerinin anti parçacığı olarak hareket edebiliyorlar. Diğer parçacıklarla etkileşime girmeyen bu yapıların teoride kübit saklamak için ideal oldukları söyleniyordu. Yeni topolojik durumda bu parçacıkların toplanabilmesi sağlanabiliyor.
Shabani, bu yapı sayesinde kübitlerin depolanmasına ek olarak hatasız şekilde de çalışmalarının da yolunun açılacağını söylüyor.
Kaynak : https://www.popularmechanics.com/science/a28722605/new-state-of-matter-…
Newbie
Terim olarak "yeni yetme" anlamına gelen newbie, bilişim aleminde lamerlerden farklı olarak; kişiliği düzgün, öğrenmeye açık, zekası yeterli ve yeni olduğu için masumane hatalar yapabilen kişidir. Lamerler gibi yeteneksiz olmadığı gibi, aynı zamanda gelecek vaadeder.
Bu terimin kökeni belirsizdir. En eski kullanımlar muhtemelen yirminci yüzyılın sonlarına kadar Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri jargonudur. İsmin varyant formları newby ve newbee'yi içerir. Buna karşılık noob (genellikle "n00b" olarak stilize edilmiştir) terimi çevrimiçi oyunlarda sıklıkla kullanılmaktadır.
Bir newbie'yi lamerden ayıran en büyük özellik "öğrenmesi gerektiği" konusunda bilinçli oluşudur. Newbie; bilgi bazında kendisini yetersiz gibi hissettiği halde, lamer kendisini ileri düzey bilgili ve bir numaralı hacker olarak görmektedir.
Kendini tamir eden robotik kol
Bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir polimer çeşidiyle üretilen robotik kollar, kendi kendini 40 dakika içerisinde iyileştirebiliyorlar.
OECD tarafından yapılan açıklamalara göre önümüzdeki 20 yıl içerisinde işlerin yüzde 14 kadarının tamamen robotlar tarafından yapılacağı tahmin ediliyor. Ancak bilim insanlarının bu yeni buluşu, robot teknolojilerini başka bir boyuta taşıyarak işlerin daha da ciddileşebileceğini düşündürüyor.
Bilim insanları şimdi, robotların kendi kendilerini tamir etmesine yarayan yeni bir polimer çeşidi geliştirdiler.
Geliştirilen bu polimerlerden oluşan robotik kollar, 3 boyutlu yazıcılarda basılabiliyor. Kullanılacağı amaca uygun olarak basılan bu parçalar, kullanım sırasında meydana gelebilecek olan hasarları otomatik olarak tespit ediyor ve gerekli onarımları yapıyor. Böylelikle mühendislerin ve teknik ekiplerin, robotik kolun en azından belirli bölümleriyle ilgili tamir çalışmaları yapmalarına gerek kalmıyor. Üstelik iyileştirme süreci, sadece 40 dakika sürüyor.