17.03.2020 14:10

Mükerrer

Kelimenin kökeni arapçadan gelmektedir. Mükerrer anlamı ise tekrar eden demektir. Gazete ve kitaplarda tekrar basılmış anlamındada kullanılmaktadır.

1
16.03.2020 23:54

Covid-19

Coronavirüsler (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir.

Koronavirüs hastalığı (COVID-19), 2019 yılında keşfedilen ve daha önce insanlarda tanımlanmamış yeni bir suştur.

Koronavirüsler zoonotiktir, yani hayvanlar ve insanlar arasında bulaşırlar. Ayrıntılı araştırmalar SARS-CoV'nin misk kedilerinden insanlara ve MERS-CoV'un dromedary develerden insanlara bulaştığını buldu. Bilinen birkaç koronavirüs henüz insanları enfekte etmeyen hayvanlarda dolaşmaktadır.

Enfeksiyon belirtileri arasında solunum semptomları, ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum güçlüğü bulunur. Daha ciddi vakalarda, enfeksiyon pnömoniye, ciddi akut solunum sendromuna, böbrek yetmezliğine ve hatta ölüme neden olabilir.

Enfeksiyonun yayılmasını önlemek için standart öneriler arasında düzenli el yıkama, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun kapatılması, et ve yumurtaların iyice pişirilmesi yer alır. Öksürme ve hapşırma gibi solunum yolu rahatsızlığı belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçının.

Sağlık bakanlığının oluşturduğu korunma yolları üzerine video lütfen izleyin.

#coronavirusturkey

0
10.03.2020 17:53

Kynodontas

Köpek Dişi (Kynodontas, 2009)

Hayatımda izlediğim an arızalı ve en kendine özgü filmlerden biri. Bana son derece rahatsız edici geldi. Son derece rahatsız uyudum, sabaha kadar kabus gördüm ve yorgun uyandım. Bildiğin korku veya gerilim filminin feriştahı olsa güler geçerdim. Burada çok başka bir şeye dokunuyor.

Bildiğiniz ve verili kabul ettiğiniz her şeyin nasıl da bir kurgu olabileceğini sorguluyor. Tabii bu sorgulanan içine doğduğumuz gerçeklik algısının bütün ögeleri. Aile, akrabalık, konuştuğunuz dil, nesneler ve işlevleri, her şey bunun içinde. Eğer bazılarını üstümüze alınmazsak dışa kapalı bir faşist yüce devlet ve içeride onun inandırdığı şeylere inanarak yaşayan insanlar. Böyle de bakabiliriz.

İster yüce devlet ve insanları diye bakalım ister aile yapılanlar aynı. Aslında bir köpek eğitim çiftliğindeki köpeklerden farkımız yok. Bize bu çiçeğin adı zombi denildiği için, bu hayvan tehlikeli denildiği için öyle öğreniyoruz.
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir bahçeli ev var. Sadece otorite figürü olan baba, dışarı çıkabiliyor bu mikro evrenden. Anne ve çocuklar, tehlikelerle dolu dış dünyaya hiç adım atmıyorlar. Dış dünyadan tek gördükleri geçen uçaklar. “Eğer uçak düşerse ilk bulanın olur!” diyorlar. Bir de arada bahçeye giren kediler olabiliyor. Çok çok tehlikeli bir vahşi yaratıktır kediler, insanı parçalar, kafatasını bile yer!

Böyle bir kapalı mikro evrende yaşayanlar denince aklınıza kim geliyor? Kuzey Koreliler mi? Hayır sadece onlar değil, dünyanın en gelişmiş, en müreffeh toplumları bundan farklı değil. Aidiyetimize dair her şey, ailemiz, değerlerimiz, inançlarımız, her şey ama her şey kocaman bir kurgunun bir parçası. Arada bu kurguyu zora sokan, bir farklı fikir oluşturan, dış evrene dair bir ipucu veren yeni bir şeyle karşılaşırsak da hep beraber ondan nefret ediyoruz. Zaten babamız da o dış dünyadan gelen Bruce Lee filmi mi her neyse o kasedi kafamıza vura vura kırıyor ve bizi olası tehlikelerden koruyor.

Filmde bolca çıplaklık sahnesi de var, insanı cinsellikten soğutacak kadar ruhsuz ve itici tasvir edilmişler özenle. Zaten erişkin yaşa gelmiş bir erkek çocuğu var. Onun cinsel ihtiyaçları olacağı var sayılıyor. İki erişkin kız kardeşi için böyle bir şey söz konusu değil. Oğlan için dış dünyadan bir kadın getiriliyor. Ama dış dünyadan bir etmenle iletişim bütün otoriter sistemlerde olduğu gibi sistemin çökmesinde ilk adım oluyor.

Samimi kanaatim şu: kendi adıma sanatta kışkırtıcı ve rahatsız edici anlatım tarzını sevmiyorum. Daha önce Haneke'nin La Pianiste filminde bu duyguya kapılmıştım. “Neden çiş, jilet ve kusmuk imgelerine maruz kalıyoruz” diye sormuştum. Buna cevap olarak “modern insanın naturası bir eskatolojik miti öngörmektedir, parametrelerini kaybetmiş bir ben'in artık ötekiyle olan sınırlarını kestiremeyen bir görüngeye hapsolarak, kendi özbilincinin tutsağı olması” diye bir yazı okudum. Benim cahilliğime verin, insanın doğasını ve toplumsal sınırları anlatmanın tek yolu, kadına film boyunca defalarca şırıl şırıl ortalık yere çiş yaptırmak ve bize bunu seyrettirmek mi? Sanmıyorum.

Hepimiz, öyle ya da böyle akvaryum balığı gibiyiz. Dış dünyanın varlığını algılasak bile akvaryumun dışına çıkabilme olasılığımız az. Böyle mükemmel bir konuyu, izleyiciyi rahatsız etmeden, sıkmadan, yormadan, terörize etmeden ve eğlendirerek vermek çok zor. Benim kendi adıma sanattan beklentim tam olarak bu işte. Bu zorluğu aşması.

#köpekdişi

Kaynak: Muammer Özdemir

1
07.03.2020 16:28

Boudica

AçıklamaBoudica, MS 61 yılında Romalıların Büyük Britanya'daki işgalci güçlerine karşı bir isyan başlatan, Kuzey Britanya'nın Norfolk bölgesinde yaşayan Iceni kabilesinin kraliçesi.

Doğum tarihi: MS 30, Britannia
Ölüm tarihi ve yeri: MS 61, Britannia
Eş: Prasutagus
Diğer adlar: Boudicea, Boadicea, Buddug

0
Jelibon frigs paylaştı

Tüm kadın arkadaşlarımın dünya emekçi kadınlar gününü kutlarım.

#dünyakadınlargünü

0