Popüler

Bugün en çok okunan başlıklar
06.03.2020 20:22

Süreyya Ağaoğlu

Azerbaycan kökenli Türk , hukukçu ve yazar. Ayrıca Türkiye'nin tarihindeki ilk kadın avukattır.

Ağaoğlu, Azerbaycan'ın önde gelen ve daha sonra 20. yüzyılın başlarında Türk siyasetçisi olan Ahmet Ağaoğlu'nun kızıdır. 1920'de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin düşmesinden sonra Ağaoğlus, Süreyya'nın İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydolduğu Türkiye'ye taşındı.
Kariyer

Mezuniyetinden sonra Ağaoğlu, 1927'den 1989'da ölümüne kadar avukat olarak çalıştı. Bir noktada Profesör Schwartz, Turkan Rado'da asistan olarak çalıştı. Londra'da Gördüğüm (Londra'da Gördüklerim) kitaplarının yazarıdır ve Bir Hayat Böyle Geçti (Bir Hayat Böyle Geçti), burada birçok yasal meseleyi tartıştı ve babası hakkında biyografik bilgiler yazdı.

Süreyya Ağaoğlu 1989 yılında felç geçirdi.

Doğum tarihi: 1903, Şuşa
Ölüm tarihi ve yeri: 29 Aralık 1989, İstanbul
Defnedildiği yer: Feriköy Mezarlığı, İstanbul
Eğitim: İstanbul Üniversitesi
Ebeveynler: Ahmet Ağaoğlu
Büyükanneler ve büyükbabalar: Mirza Hassan, Taze Khanum

Süreyya Ağaoğlu
0
06.03.2020 20:12

Tam Kafadan Karavana

Mali sebeplerden ötürü başı dertte olan Şenol başkanın maceralarını konu alan gençlik filmi. Aşırı küfürlü bir fragmana sahip ve cinsel göndermeler vardır. Rahatsız olabilecekler lütfen videyoyu izlemesinler.

Yönetmen: Oğuz Öztürk Celal Öztürk
Oyuncular: Ali Biçim, Mesut Can Tomay, Efekan Can, Burak Güneş, Serkan Dağlı, Burcu Karakaya, Cemre Solmaz
Dağıtımcı CJ Entertainment Turkey
Yapım yılı 2020
Vizyon Tarihi: 27 Mart 2020

1

Birbirine çok fazla benzeyen semptomları birbirinden ayırabilmek için hazırlanmış virüs tablosu. Bu semptomları ayırmakta zorluk çekiyorsanız. Mutlaka en yakın bir sağlık kuruluşuna giderek doktora danışınız.

#coronavirusturkey

0
Umit frigs paylaştı

"Acıyla yoğrulan, sabırla bilenen kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun."

#dünyakadınlargünü

0
Jelibon frigs paylaştı

Tüm kadın arkadaşlarımın dünya emekçi kadınlar gününü kutlarım.

#dünyakadınlargünü

0
luvia frigs paylaştı

https://frigbo.com/tr/p/dunya-kadinlar-gunu yazım aracılığı ile tüm kadınların dünya kadınlar gününü kutlarım. Umarım artık öldürüldüğümüz yıllar geride kalır. #dünyakadınlargünü

0
06.03.2020 16:01

Dünya kadınlar günü

Dünya Kadınlar Günü (DKG) her yıl 8 Mart'ta kutlanmaktadır. Kadın hakları hareketinin odak noktasıdır.

Amerika Sosyalist Partisi 28 Şubat 1909'da New York'ta bir Kadınlar Günü düzenledikten sonra, Alman devrimci Clara Zetkin 1910 Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı'nda 8 Mart'ın çalışan kadınların anısına her gün onurlandırıldığını önerdi. O günden bu yana Dünya Kadınlar Günü veya Uluslararası Çalışma Kadınlar Günü olarak kutlandı. 1917'de kadınlar Sovyet Rusya'da oy hakkı kazandıktan sonra, 8 Mart orada ulusal bir tatil oldu. O gün daha sonra ağırlıklı olarak sosyalist hareket ve komünist ülkeler tarafından 1967'de feminist hareket tarafından kabul edilene kadar kutlandı. Birleşmiş Milletler 1975'te günü kutlamaya başladı.

Bugün Dünya Kadınlar Günü'nü anmak, bazı ülkelerde resmi tatil olmaktan, başka yerlerde büyük ölçüde görmezden gelinmeye kadar değişmektedir. Bazı yerlerde bir protesto günüdür; diğerlerinde kadınlığı kutlayan bir gündür.

#dünyakadınlargünü

1
Erdi frigs paylaştı

Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. Bertolt Brecht

#hayat #yaşam

0
10.03.2020 17:53

Kynodontas

Köpek Dişi (Kynodontas, 2009)

Hayatımda izlediğim an arızalı ve en kendine özgü filmlerden biri. Bana son derece rahatsız edici geldi. Son derece rahatsız uyudum, sabaha kadar kabus gördüm ve yorgun uyandım. Bildiğin korku veya gerilim filminin feriştahı olsa güler geçerdim. Burada çok başka bir şeye dokunuyor.

Bildiğiniz ve verili kabul ettiğiniz her şeyin nasıl da bir kurgu olabileceğini sorguluyor. Tabii bu sorgulanan içine doğduğumuz gerçeklik algısının bütün ögeleri. Aile, akrabalık, konuştuğunuz dil, nesneler ve işlevleri, her şey bunun içinde. Eğer bazılarını üstümüze alınmazsak dışa kapalı bir faşist yüce devlet ve içeride onun inandırdığı şeylere inanarak yaşayan insanlar. Böyle de bakabiliriz.

İster yüce devlet ve insanları diye bakalım ister aile yapılanlar aynı. Aslında bir köpek eğitim çiftliğindeki köpeklerden farkımız yok. Bize bu çiçeğin adı zombi denildiği için, bu hayvan tehlikeli denildiği için öyle öğreniyoruz.
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir bahçeli ev var. Sadece otorite figürü olan baba, dışarı çıkabiliyor bu mikro evrenden. Anne ve çocuklar, tehlikelerle dolu dış dünyaya hiç adım atmıyorlar. Dış dünyadan tek gördükleri geçen uçaklar. “Eğer uçak düşerse ilk bulanın olur!” diyorlar. Bir de arada bahçeye giren kediler olabiliyor. Çok çok tehlikeli bir vahşi yaratıktır kediler, insanı parçalar, kafatasını bile yer!

Böyle bir kapalı mikro evrende yaşayanlar denince aklınıza kim geliyor? Kuzey Koreliler mi? Hayır sadece onlar değil, dünyanın en gelişmiş, en müreffeh toplumları bundan farklı değil. Aidiyetimize dair her şey, ailemiz, değerlerimiz, inançlarımız, her şey ama her şey kocaman bir kurgunun bir parçası. Arada bu kurguyu zora sokan, bir farklı fikir oluşturan, dış evrene dair bir ipucu veren yeni bir şeyle karşılaşırsak da hep beraber ondan nefret ediyoruz. Zaten babamız da o dış dünyadan gelen Bruce Lee filmi mi her neyse o kasedi kafamıza vura vura kırıyor ve bizi olası tehlikelerden koruyor.

Filmde bolca çıplaklık sahnesi de var, insanı cinsellikten soğutacak kadar ruhsuz ve itici tasvir edilmişler özenle. Zaten erişkin yaşa gelmiş bir erkek çocuğu var. Onun cinsel ihtiyaçları olacağı var sayılıyor. İki erişkin kız kardeşi için böyle bir şey söz konusu değil. Oğlan için dış dünyadan bir kadın getiriliyor. Ama dış dünyadan bir etmenle iletişim bütün otoriter sistemlerde olduğu gibi sistemin çökmesinde ilk adım oluyor.

Samimi kanaatim şu: kendi adıma sanatta kışkırtıcı ve rahatsız edici anlatım tarzını sevmiyorum. Daha önce Haneke'nin La Pianiste filminde bu duyguya kapılmıştım. “Neden çiş, jilet ve kusmuk imgelerine maruz kalıyoruz” diye sormuştum. Buna cevap olarak “modern insanın naturası bir eskatolojik miti öngörmektedir, parametrelerini kaybetmiş bir ben'in artık ötekiyle olan sınırlarını kestiremeyen bir görüngeye hapsolarak, kendi özbilincinin tutsağı olması” diye bir yazı okudum. Benim cahilliğime verin, insanın doğasını ve toplumsal sınırları anlatmanın tek yolu, kadına film boyunca defalarca şırıl şırıl ortalık yere çiş yaptırmak ve bize bunu seyrettirmek mi? Sanmıyorum.

Hepimiz, öyle ya da böyle akvaryum balığı gibiyiz. Dış dünyanın varlığını algılasak bile akvaryumun dışına çıkabilme olasılığımız az. Böyle mükemmel bir konuyu, izleyiciyi rahatsız etmeden, sıkmadan, yormadan, terörize etmeden ve eğlendirerek vermek çok zor. Benim kendi adıma sanattan beklentim tam olarak bu işte. Bu zorluğu aşması.

#köpekdişi

Kaynak: Muammer Özdemir

1
10.03.2020 18:11

A Simple Plan (film)

A Simple Plan (1998)

Bir yılbaşı öncesinde karlar ülkesi Minnesota’nın küçük ve şirin bir kasabasında üç sıradan adam bir çuval dolusu para bulursa ne olur? Bir kara komedi ama aynı zamanda karakter draması. Hani “para beni bozar” diye bir klişe vardır. Para, kimi bozar kimi bozmaz sorusunu çok güzel sormuş bir film.

90’ların filmlerinin bütün güzellikleri var. Nasıl olmuş da gözümüzden kaçmış bilmiyorum. Belki Fargo’nun gölgesinde kalmış olabilir. O da Minnesota’da geçiyordu. Onda da para ve cinayetler vardı. Kim bilir belki de dönemin eleştirmenleri bu filmi bir Fargo taklidi sanmış olabilirler. Ama değil.

Yönetmeni Sam Raimi. Fargo filminin yönetmeni olan Coen kardeşlerin akıl hocası ve tabiri caizse ustasıdır. Birbirlerini iyi tanırlar. Bu filmin Fargo’dan daha sonra çekilmiş olmasının birçok nedeni olabilir. Aslında çok da benzemiyor zaten, sadece ortam benziyor, ikisinin de yeri ayrı. Bunun başka bir ruhu, başka bir mesajı var.

Billy Bob Thornton’ın oynadığı yarım akıllı kardeş Jacob karakteri efsane olmuş. Diğer oyunculuklar idare eder. Aksiyon filmlerinde uzmanlaşmış bir yönetmenin başka türlü bir filmi. Ben çok naif ve güzel buldum. Keyifle izledim. Tavsiye ederim.

Kaynak: Muammer Özdemir

0