Divan edebiyatı şairlerinden olan Sümbülzade Vehbi, "rücu" şiirleriyle de ayrı bir ün yapmıştı. Bir gün padişah vehbiyi yanına çağırır ve "Bana öyle bir şiir yaz ki ilk mısrayı okuyunca içimden seni öldürmek, ikinciyi mısrayı okuyunca ödüllendirmek gelsin" der ve ortaya şöyle bir şiir çıkar!
Mükafat
Bezm-i hamam edelim
Sürtüştürem sana ben
Kese ile sabunu
Rahat etsin cism-i can
Lal-ı şarap içirem
Islatarak geçirem
Parmağına yüzüğü
Hatem-i zer dirahşân
Eğil de bir sokayım
İki tutam az mıdır
Lale ile sümbülü
Saçına ey nevcivan
Diz çökerek önüne
Ilık ılık akıtam
Bir gümüş ibrik ile
Destine ab-ı revan
Sen salınıp giderken
Ben ardından sokayım
Eteğini beline
Olmasın çamur aman
Kulaklarından tutam
Dibine kadar sokam
Sahtiyandan çizmeyi
Olasın yola revan
Öyle bir sokayım ki
Dışarda hiç kalmasın
Düşmanının bağrına
Hançerimi na-gehan
Herkese vermektesin
Bir de bana versene
Avuç avuç altını
Olsun kulun şadüman
Sen elinle tutmadan
Ben ağzına vereyim
Yeter ki sen kulundan
Lokum iste her zaman
Sen her sabah gelesin
Ben VEHBİ’ye veresin
Esselamünaleyküm
Ve aleykümselam
Sözlük:
1- Bezm: Topluluk, toplantı.
2- Cism-i can: Cisim olan can.
3- Lal-ı şarap: Kırmızı şarap
4- Hatem-i zer: Cömertçe sunulan altın
5- Dirahşân: Parlak, parıldayan
6- Nevcivan: Yeni civan, genç.
7- Dest: El
8- Ab-ı revan: Akar su.
9- Sahtiyan: Cilalanmış deri.
10- Revan: Giden, akıcı.
11- Na-gehan: Birden bire, aniden
12- Şadüman: Bahtiyar, sevinçli.
Padişahın bu şiiri okuduktan sonraki yüz ifadesini görmek isterdim. Biraz tahmin edebiliyorum. Fakat iyi daşşak geçmiş.