#huawei
Literary frigs paylaştı

Donald Trump 1 milyar dolarlık ağ cihazı destek paketini imzaladı. Bu sayede küçük telekom firmaları ağlarında bulunan #ZTE, #Huawei cihazları çıkarıp, parasını devletin ödeyeceği yeni ve yerli ekipmanlarla değiştirecekler.

0
22.05.2019 17:40

Huawei

Huawei’nin Bu Kadar Başarılı Olmasının Sırrı Ne?

#Huawei, şu anda Samsung ve Apple’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü akıllı telefon üreticisi.

Forbes 500 Listesi’nde yer alan 91 Çin şirketinden biri. Ancak onu özel kılan bir özelliği var Huawei, uluslararası piyasada Çin piyasasından daha çok kazanç elde eden tek Çin şirketi. Üstelik Huawei bu başarıyı ilk kez 2005 yılında gösterdi. 2017 yılında 92 milyar dolarlık kazanç elde eden Huawei, yine aynı yıl 153 milyon adet cihaz sattı.

Peki ama Huawei’nin başarısı nereden geliyor?

Elbette başarıya etki eden pek çok faktör bulunuyor. Ancak şirketin bu başarısının ardında şirket kültürünün olduğunu söylemek mümkün. Huawei çalışanları ve Huawei kurucusu Ren Zhengfei ile yapılan mülakatlar sonucu şirketin değer üretimine önem veren bir anlayışla yönetildiğini görüyoruz.

Şimdi isterseniz Huawei’nin başarıya ulaşmasında büyük rol oynayan hususlara bakalım.

Birincil Öncelik Müşteri

Başarılı liderler, çalışanlarına hedef gösterirler ve sorumluluk bilinci aşılarlar. Ren Zhengfei de tam olarak böyle bir lider. Onun birincil önceliği müşteriler… Birçok şirket müşteri memnuniyetine önem verdiğini ifade eder, ancak bu şirketlerin kaçı gerçekten bunu uygulamaya döker? Bu konuda Huawei’nin sözü ve eylemi birbiriyle örtüşmektedir. Ren Zhengfei, verdiği bir röportajda, Huawei’nin kurulduğu günden beri müşteri odaklı bir şirket olduğunu ve şirket yönetiminin bu prensibe büyük önem verdiği ifade ediyor. Örneğin birkaç yıl önce gazeteciler ve ekonomistlerden oluşan bir grup Huawei’nin Shenhzen kentindeki merkezini ziyaret etti. Böyle ziyaretleri genelde yatırımcılar şirketi tanımak için yapar. Bu ziyaret esnasında Zhengfei, AR-GE departmanı müdürü Fei Min’e, delegasyonu eğlendirmesini söyledi. Bu delegasyon ise Ren Zhengfei ile görüşemedikleri için hayal kırıklığına uğradı. Ancak buradaki konu çok başka: Ren Zhengfei, kendisini ziyarete gelen tüm müşterileriyle birebir görüşen bir insan, ancak bu delegasyon müşteri sıfatı taşımadığı için Ren Zhengfei onlarla görüşmeyi tercih etmedi.

Başka bir örnek: Çin’in kırsal bölgelerinde fareler telefon kablolarını kemirdiği için internet ve telefon bağlantısı hasar görüyordu. Telekomünikasyon şirketleri de bu sorunu üstlenmeye yanaşmadılar ve bunun “müşterinin sorunu” olduğunu ifade ettiler. Huawei ise fare problemine çözüm bulmak için inisiyatif aldı ve fare-tavşan gibi kemirgen hayvanlar tarafından zarar görmeyecek materyallerden oluşan ürünler üretmeye başladı. Tabii bu fare sorunu Orta Doğu’da da sık görülen bir olay olduğu için Huawei’nin müşteri odaklı bu çözümü şirketin bu bölgede de güçlenmesini sağladı.

Huawei’nin ürettiği çözümler bunlarla da sınırlı değil. Dünyanın en yüksek kablosuz ağ istasyonunu Everest Dağı’nın 6500. metresine yerleştirdi. Antartika yarım dairesine telefon şebeke ağı kurdu. Avrupa’da 3G bağlantısı yaygınlaşınca Avrupalı telekomünikasyon şirketlerinin; kurulması kolay, çevreci ve portatif baz istasyonu ihtiyaçlarını da karşılayan Huawei, Avrupa’daki internet ve telefon şebekelerinin daha verimli çalışmasına da ön ayak oldu.

Personel Özverisi

Huawei, ancak sıkı bir şekilde çalışıldığında fırsatların ortaya çıkacağını düşünen bir şirket. Şirket ilk kurulduğu dönemlerde, her çalışana bir yastık ve bir de battaniye veriliyordu. Zira personelin gece geç saatlere kadar çalışması, gerekirse ofiste uyuması isteniyordu. Huawei çalışanlarından biri şöyle anlatıyor:

“Yastık gördüğümüzde aklımıza daha da çok çalışmak geliyordu ve şirket için elimizden gelenin en iyisini yapmak için çabalıyorduk.”

Çalışanların büyük bir özveri göstermesi ve sıkı çalışması, bir şirketin büyümesi ve rakiplerinin önüne geçmesi gibi bir sonucu doğal olarak doğurur. Ancak çalışanlara böyle bir iş disiplini ve özveri aşılamak göründüğü kadar kolay değildir. Yani çalışanların bundan bir faydaları olmalıdır. Huawei, halka arz edilmiş bir şirket değil. Dahası şirket çalışanlara ait. Şirketin CEO’su Ren Zhengfei, Huawei’nin toplam %1.4’üne sahip. Şirketin %98.6’lık bölümü de 82.471 çalışana ait. Buradaki temel amaç çalışanların da şirkete dair sorumluluk hissine sahip olması. Şirket içinde herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, çünkü herkes şirketin kendine ait olduğunu hissediyor.

Ren Zhengfei şirketin borsaya açılması halinde birkaç kişinin büyük bir servet ederken, çalışanların da motivasyonlarını kaybedeceğini düşünüyor. Bu nedenle şirketi halka arz etme yolunu düşünmüyor.

Uzun Vadeli Planlama

Şirketin çalışanlara ait olması hem personelin daha azimli çalışmasını sağlıyor hem de şirketin uzun vadeli planlar yapmasını kolaylaştırıyor. Ren Zhengfei, çalışanların şirketin hedefleri ve uzun vadeli vizyonu konusunda söz sahibi olmalarını da temin ediyor. Örneğin şirketin rakipleri Motorola, Lenovo gibi şirketler 3 aylık ya da 12 aylık planlar yaparken Huawei’de planlar 10 yıllık yapılıyor. Şirketin kendine özgü sahiplik yapısı, bu tür uzun vadeli planlar yapılmasını mümkün kılıyor. Diğer bir deyişle şirket, dışsal faktörlerden daha az etkileniyor.

Örneğin, Huawei’de değişmeli bir CEO’luk sistemi var. Yönetim kurulundaki 3 üye, 6 aylık periyotlar halinde CEO koltuğuna oturuyor. Ren Zhengfei, şirketi üzerindeki denetimini sürdürse bile CEO koltuğuna başka biri oturunca ona mentorluk görevi yapıyor. Bu tür yenilikçi bir yönetim anlayışı şirketin kişilere (CEO’lara) bağımlı olmasını da engelliyor.

Dönüşümlü Karar Mekanizması

Ren Zhengfei, karar vereceği zaman uzun süre düşünen, işini aceleye getirmeyen bir insan. Huawei de bu özelliği taşıyor. Söz gelimi şirkete dışarıdan bir yatırımcı müdahalesi olmadığı için şirket içinde dengelerin bozulması söz konusu olmuyor. Şirket içi sahiplik sistemi de planlama ve eylemlerde şirketin dışsal müdahalelere ve piyasaya karşı daha korunaklı olmasını sağlıyor. Değişimli CEO sistemi de karar verme sürecini daha demokratik yapıyor.

Huawei’de buna “düşüncenin gücü” adı veriliyor. Şirket için en değerli şey düşünce gücü olarak görülüyor. Örneğin şirket yöneticilerinin farklı disiplinlerde kitap okuması teşvik ediliyor ve bu kitaplarla ilgili sunumlar yapılıyor. Ayrıca şirketin üretim bandında çalışan işçilerin de düşüncelerini ve önerilerini şirket yönetimine ulaştırması için özel bir iletişim sistemi mevcut. Diğer bir ifadeyle çalışanların görüş, düşünce, öneri ve şikayetleri (kısaca feedback‘leri) şirket yönetimi tarafından dinleniyor ve ciddiye alınıyor.

Sözün özü, Ren Zhengfei arkasında kocaman Huawei ordusu olan bir insan. Huawei’nin kendi özgü bu özellikleri de şirketi teknoloji dünyasının en önemli oyuncularından biri haline getirmiş durumda. Önümüzdeki süreçte Huawei’nin çok daha büyük başarılara imza atacağını da rahatlıkla söyleyebiliriz.

8