"Bir ümit, çok küçük bir ümit... Başarmak ümidiyle onlara karşı direnebilirdi, eğer şansı yaver giderse başarabilirdi. Peki ya şansı yaver gitmezse?..

Tepesindeki sessiz ve soluk ışık bir belirip bir kaybolurken, "ümit güvenden bile daha önemsiz, ama yakalanması daha zor bir şeydir" diye düşündü. İyi bir mevsimde insan yaşama güvenir, ama kötü bir mevsimde ümitleri ile başbaşadır. Aslında ikisinin de özü aynıdır: onlar bir insanın başka insanlarla, dünyayla ve zamanla kurduğu ilişkinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bir insan güven olmadan yaşayabilir; ama bu, insanca bir yaşantı değildir, ümit olmazsa insan ölür. Bir ilişki olmazsa, eller birbirine dokunmazsa duygular anlamsızlaşır ve zeka kısırlaşır. Dünyadaki insanlar arasında yalnızca bir efendi-köle ya da bir katil-kurban ilişkisi kalmıştı.

İnsanlar korktukları şeyler için yasa yaparlar. Can almamak, Shingler'in gurur duyduğu tek yasaydı ve bu yasa onların korktuğunu gösteriyordu. Ölümden çok korkuyorlardı ve bu korku onları yaşama karşı saygı duymaya itmişti; kendi yalanları ile kendilerini kandırmaya çalışıyorlardı.

Hiçbir yalancının üstesinden gelemeyeceği bir özellik, yani bütünlük sayesinde belki onlarla başa çıkabilirdi. Belki de onların ellerinde çaresiz bir durumda olmasına rağmen, bir insanın kendisi olmak ve kendi hayatını yaşamak için bu kadar güçlü bir istek duyabileceğini ve onlara karşı koyabileceğini düşünemezlerdi."

Ursula Kroeber Le Guin / Yanılsamalar Kenti