Hangi yıldı, neredeydi, şimdi anımsamıyorum... Aziz Nesin bir toplulukta, Sabahattin Ali'nin soyadını sorar. Kimse bilmez. (Bana sorsa, o tarihte ben de bilmezdim.)
Aziz Usta kızar: "Türk edebiyatının en önemli yazarlarından birinin soyadını bilmiyorsunuz daha!" diye çıkışır. Ve o zaman açıklar: "Sabahattin Ali'nin soyadı, Alı'dır."
Bu, "Alı" soyadının da bir hikâyesi var elbet.
1934 yılında Soyadı Yasası çıktığında Sabahattin Ali, Orta Anadolu'da kullanılan "kubaş" sözcüğünü kendine soyadı olarak almak ister. "Kubaşmak" ortaklaşa iş yapmak anlamındadır. Tarama Sözlüğü'nde rastladığı bu sözcük, pek ilgisini çeker... Ancak annesi ve kızkardeşi "kubaş"ı benimsemez; kendilerine "Şenyuva" soyadını seçerler.
O zaman Sabahattin Ali de, babasının adını, soyadı yapmak ister. Buna da, nüfus memuru karşı çıkar. Kişi adlarının soyadı yapılamayacağını belirtir.
Bu durumda Sabahattin Ali, babasının adındaki noktayı atar, Ali'yi, Alı yapar. Nüfus memuru artık bir şey diyemez.
Ancak bütün yazılarını, kitaplarını Sabahattin Ali adıyla yayımlayacaktır.