Sosyolojinin babasi olarak görülen durkheim'e göre;
1- Aidiyet duygusunun körelmesi:
Geleneksel toplumlarda aile olgusuna karşı bir aidiyet olgusu vardı. Fakat kapital düzende birey daha önemli konuma geldiği için bireyci bir anlayış ön plana çıkmıştır. Ulus ve devlet, eski popülaritesini kaybetmiş daha global insanlar yetişmeye başlamıştır.
2- Durkheim, bir ateist olmasına karşın dinin, toplum için önemini biliyordu. Din, bir tutkaldı. Kapital düzen bunun yerine bir kavram koyamamıştı. Bu sorun da bireylerin, dinden uzaklaştıklarında boşluğa düşmelerine ve mutsuz olmalarına sebep oluyordu.
3- Kapital düzen; insanı, bireysel bir hale getirmişti. Geleneksel toplumda ise insan, kararlarını kendi başına alamazdı. Ailesi, onun yerine karar verirdi. Örneğin, kimle evleneceğine, kimle arkadaş olacağına kısaca hayatının önemli kararlarını ailesine bırakmıştı. Kapital toplum, bireyi daha özgür kıldı. Bu da depresyona sebep oldu.
4- Kapital toplum, birbirlerine daha çok hırs, haset pompaladı. Yanı, bireylere dendi ki ne kadar uğraşırsanız, çalışırsanız o kadar başarılı olursunuz. Fakat bireyler, arzuladıklarına ulaşamayınca depresyona girdi.
5- Kapital toplum, normları yıktı. Yani toplumun kodlarını bozdu. Halbuki Fransız devriminde, istenilen şuydu: Toplum'daki normları yıkalım. İnsanlar özgürce yaşasın.
Gel gör ki bu böyle olmadı. Milletin, DNA yapısı bozuldu. Çünkü görgüden tut ahlak normlarına kadar, toplumun kemikleşmiş normları yıkıldığı için toplum kaosa sürüklendi. Sonunda ise eşitsiz, saygısız bir toplum oluştu.
Bu toplum düzenine; Durkheim, Anomali dedi. Yani gelenekselleşen toplumda kökleşmiş normların kalkmasıyla oluşan, bireylerin hırsı ve tutkusuyla yitirilen bir toplum bilinciydi. Hızlı tüketimi özendiren bir durumdu.