Dini metinlerin yanlış yorumları ve yoksulluk nedeniyle Terörizm

0 28.08.2019 12:01

Papa ve El-Ezher'in Büyük Şeyhi: Dini metinlerin yanlış yorumları ve yoksulluk nedeniyle Terörizm

Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis ve El-Ezher büyük Şeyhi Ahmet Et-Tayyip, "Dünya barışı ve birlikte yaşama için İnsani Kardeşlik üzerine bir belge imzaladı. Ve Papa Francis gibi kandırılma konusunda istekli birine, Et-Tayyip veya başka bir uygulayıcı aldatıcıdan bekleyebileceğimiz gibi yalanlar ve arzulu düşüncelerle dolu. Christine Douglass-Williams, düşünen bir kişinin Et-Tayyip'in samimiyetinden şüphelenmesi için nedenlerinden bazılarını ayrıntılı olarak açıkladı ve önümüzdeki günlerde belgedeki cahilce ifadelerden bazılarını açıklamayı planlıyorum.

İşte bir tanesi:

"Terörizm içler acısı bir durumdur ve Doğu veya Batı, Kuzey veya Güney'de olsun, halkın güvenliğini tehdit ediyor ve panik, terör ve karamsarlığı yayıyor, ancak teröristler onu araçlaştırırken bile dine bağlı değiller. Bunun yerine dini metinlerin yanlış yorumlanmasından ve açlık, yoksulluk, adaletsizlik, baskı ve gururla ilgili politikalardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle finansmanlar, silah ve strateji sağlaması ve medyayı kullanırken bile bu hareketleri haklı çıkarma yönelik terörist girişimleri desteklemeyi bırakmalıdır. Bütün bunlar güvenlik ve dünya barışını tehdit eden uluslararası suçlar olarak kabul edilmelidir. Bu tür terörizm, her türlü biçim ve ifadeyle kınanmalıdır..."

Terörizm "dini metinlerin yanlış yorumlanmasından ve açlık, yoksulluk, adaletsizlik, baskı ve gururla ilgili politikalar" nedeniyledir deniliyor.

Öyleyse Sünni İslamdaki otorite kaynakları, Sünni Hukuk okulları, Kuran ve Sünnet hakkındaki yorumları da yanlış mı? İşte Müslüman olmayanlara karşı cihat savaşı hakkında söyledikleri:

Şafi Okulu: 1991 yılında İslam dünyasının önde gelen otoritelerinden El-Ezher Üniversitesi din adamları tarafından onaylanmış olan ve Sünni Ortodoksluğun güvenilir bir rehberi olarak İslam Hukuku Şafi El Kitabı, cihat hakkında şunları söylemektedir: "Halife, Hristiyanlar, Yahudiler ve Zerdüştler ile Müslüman oluncaya kadar veya Müslüman olmayanlara özgü cizye vergisini ödeyinceye kadar savaşmalıdır." İslam Hukuk konusunda Ürdünlü bir uzman olan Şeyh Nuh Ali Salmanın bir yorumunu ekliyor: "Halife bu savaşa yalnızca ilk olarak İslami inanç ve uygulamalara girmeye davet etmesi şartıyla ve eğer yapmazlarsa onları Müslüman olmayan vergisini ödeyerek İslamın sosyal düzenine girmeye davet etmesi şartıyla yapabilir... Atalarının dinlerinde kalırken. " (Umdat al-Salik, o9.8).

Elbette bugün halifelik yok ve bu nedenle Usame ve arkadaşlarının cihadına hiç bir otorite izin vermediğinden yasadışı bir şekilde cihat yaptıkları sık sık tekrarlanıyor. Ancak eylemlerini, hiç bir devlet yetkisine ihtiyaç olmayan savunma cihadı olarak açıklıyorlar ve bir Müslüman toprağa saldırılırsa bu herkes için zorunlu olur. (Umdat el-Salik, o9.3) Bununla birlikte savunma cihadının sonu, Müslüman olmayanlarla eşit bir barışçıl birliktelik değildir. Umdat El-Salik, Müslüman olmayanlara karşı savaşın İsa'nın nihai inişine kadar devam etmesi gerektiğini söyler. Bundan sonra İslamdan başka hiç bir şey kabul edilmeyecektir çünkü cizye vergisi sadece İsa'nın inişine kadar geçerlidir." (o9.8).

Hanefi okulu: İslam Hukuku Hanefi El Kitabı aynı yasaları tekrarlıyor. İnsanların savaşmadan önce İslamı kucaklamaları için çağrılmaları konusunda ısrar ediyor, çünkü Peygamber, komutanlara emir verdi ve kafirleri imana çağırmaya yönlendirdi. Bu cihadın ekonomik kazanç için değil, sadece dini nedenlerle yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır: İslam çağrısından, insanlar bundan dolayı din uğruna saldırıya uğradıklarını ve mülklerini alma uğruna uğramadıklarını algılayacaklardır.

Bununla birlikte, "Kafirler çağrıyı aldıktan sonra rıza göstermez ya da vergi ödemeyi kabul etmezlerse, Müslümanların Allahtan yardım istemeleri ve onlara savaş açması gereklidir. Çünkü Allah ona hizmet edenlerin yardımcısı, düşmanlarının ise yok edicisidir. Her seferinde onun yardımını istemek gereklidir. Dahası Peygamber bize öyle emreder." (Al-Hidayah, II.140)

Maliki Okulu: Öncü bir tarihçi ve filozof olan İbn Haldun (1332-1406) Maliki hukuk teorisyeniydi. Tarihsel teorisinin ilk eseri olan Mukaddime'de "Müslüman toplumda, kutsal savaşın, Müslüman misyonun evrenselliği nedeniyle dini bir görev olduğunu ve zorunlu olarak herkesin İslama çevrilmesi gerektiğini söyledi." İslamda dini meselelerden sorunlu olan kişi güç politikaları ile ilgilenmektedir, çünkü İslam dünyanın geri kalanı üzerinde güç kazanma yükümlülüğü altındadır."

Hanbeli Okulu: Günümüzde yaygın olan radikal ya da köktenci İslam olarak bilinen şeylerin büyük orta çağ teorisyeni olan İbn Teymiye bir Hanbeli Hukukçusu idi. "Yasal savaşın esasen cihat olduğu ve amacın dinin tamamen Tanrının olduğu ve Tanrının sözününü en üstte olduğu, bu nedenle tüm Müslümanlara göre, bu amaç doğrultusunda duranların mücadele etmesi gerektiğini belirtti.

Bu aynı zamanda günümüz İslam alimleri tarafından öğretilmektedir. Majid Khadduri, Irak'ın uluslararası üne sahip İslam Hukuku alimi idi. Khadduri, 1955 yılında yayınlanan ve konuyla ilgili en açık ve aydınlatıcı çalışmalarından biri olan İslam hukukunda savaş ve barış adlı kitabında, şöyle söylemiştir:

"Belli bir dini evrenselleştirmek için bir araç olarak görülen devlet, sürekli genişleyen bir devlet olmalıdır. Başlıca işlevi, Tanrının yasasını uygulamaya koymak olan İslam devleti, İslamı tüm dünyada egemen olan ideoloji olarak kurmaya çalıştı... Bu nedenle cihat, hem dinin evrenselleşmesinde hemde bir İmparatorluk Dünya Devletinin kurulması için bir araç olarak kullanılmıştır." (Sayfa 51)

Imran Khan Nyazee, İslamabad'daki Uluslararası İslam Üniversitesi, Şeriat ve Hukuk fakültesinde yardımcı Profesördür. 1994 yılında, İçtihad Metodolojisi kitabında, 12. yüzyıl Maliki Hukukçusu İbn Rüşd'den söz eder: "Müslüman hukukçular, Ehl-i Kitap ile savaşmanın amacının iki şeyden biri olduğu konusunda hemfikirdirler: Ya Müslüman olmaları ya da cizye ödemeleri." Nyazee şu sonuca varıyor: "Bir Müslüman topluluğunun asıl amacı, Hukukçuların gözünde, Allahın sözünün cihat yoluyla yayılması ve sonrasında Müslüman olmayanların boyun eğdirilip, cizye vergisinin ödenmesini sağlamaktır."

Dini metinleri, yanlış yorumlayan biri nasıl Uluslararası İslam Üniversitesinde Şeriat ve Hukuk fakültesinde Profesör oldu?

Yoksulluğun terörizme yol açtığı fikrine gelince, bu sadece Batılı milletlerin, Müslüman devletlerin hükümetlerini kontrol etmeleri için bir çağrıdır. Aynı zamanda gözle görülür derecede yanlıştır. New York Times bir rapor yayınladı. "11 Eylül 2001... saldırılarından kısa bir süre sonra... Princetonlu Ekonomist Alan B. Krueger, yoksulluğun terörizmde önemli bir faktör olduğu varsayımını test etti. Krueger'in ekonomik figürler, anketler, intihar bombacıları ve nefret grupları hakkındaki verileri, ekonomik sıkıntılar ve terörizm arasında bir bağlantı bulamadı."

CNS News Eylül 2013'te şunları not etti: "2009'da Savunma Sekreterine hazırlanan terörle mücadele hakkındaki Rand Corporation'ın raporuna göre, Teröristler özellikle yoksulluk, eğitimsizlik veya akıl hastalığından etkilenmemiştir. Demografik olarak, en önemli özellikleri normallikleridir(Çevrelerinde). Terörist liderler, aslında göreceli olarak ayrıcalıklı kökenden gelme eğilimindedirler." Rand raporunun, yazarlarından biri olan Darcy Noricks, bir dizi akademik çalışmaya göre, Teröristler genel nüfustan daha fazla eğitimli olduklarını ortaya çıkardı.

Ancak, yoksulluğun terörizme yol açtığı analizine başvuruldu ve yeniden başvuruldu ve yeniden başvuruluyor. Ve şimdi de Papa bu yanlışlığa imza atıyor.

"Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, her ikisi de çukura düşer." Matta 14:15

Papa ve El-Ezher