Çorlu tren faciası

0 11.12.2019 01:31

8 Temmuz 2018'de Çorlu'da meydana gelen tren faciası, sesini yeterince duyuramayan birçok ailenin acı kayıpları ile dolu. İhmal var mı kısmını tartışmaya gerek yok sanıyorum. İhmalin ihmali var. Olmazın, olmaması gerekenin olmuşluğu var.

Bugün torunu Oğuz Arda Sel'i bu büyük faciada kaybeden dede, mahkeme çıkışında isyan etti. Hem de öyle büyük bir acı ve öfke ile isyan etti ki sesi kulaklarımda yankılanıyor hala!

Dede, şunları söyledi:

"9 yaşındaki bir çocuğun ikiye bölünmüş halini görsünler ondan sonra karar versinler. Biz yaşamıyoruz. Nerde adalet? Orta sahadan top çevirdiler. Taa İstanbul'dan geliyoruz aynı şeyler tekrarlandı. Hadi güle güle. Diyoruz ki bilirkişiler bilen kişiler olsun. Bilirkişiler kimin elinde? Rektörün elinde. Rektör kimin elinde? Siyasilerin. Bilirkişilr ne oldu? Kimse bu davaya bakmak istemiyor. Bu neyin davası ya? 25 kişi öldü bu neyin davası. Bu ülkede adalet mekanizması işlemiyor. İnsanlar adalet diyor, insanlar ölüyor. Kimse bakmıyor, herkes önüne bakıyor işine bakıyor. Türk halkının itibarı ne olacak beyler, insanlar ölüyor

Cumhurbaşkanım torununu kucağına alıp seviyorsun. Benim torunum iki parçaydı, çuval gibi diktiler! Beni alın zindana atın. Çekin şu pis ellerinizi adaletin üstünden."

Oğuz Arda Sel'in dedesinin isyanı, benim içimde bir yerde büyük bir boşluk oluşturdu. Ne için ve nasıl yaşıyoruz bu ülkede? Ne için ve nasıl susuyoruz bu ülkede? Acı bizim içimize düşmediği sürece sadece seyrediyoruz her şeyi. Olaylar, yıkımlar, acılar, kavgalar ve kayıplar yanımızdan öylece akıp gidiyor. Biz seyrediyoruz! Bir dedenin, babanın, annenin, kardeşin acısı diye mi bakıyoruz? Bu acı hepimizin acısı, bu isyan hepimizin isyanı neden olmuyor? O kadar çok "yeter" isyanı yükselmeye başladı ki... Ne zaman bizler de bilgisayarlarımızın başından kalkıp, "korunaklı" evlerimizden çıkıp " YETER " diyeceğiz? Yakındır. Yakındır. Yakındır.