Dün İstanbul'da 17 yaşında can verdi. Hem öyle böyle bir ölüm değil,
Kağıt toplayan Kürt çocuklardan biri. Onun gibi çocukların Kürd'ü, Türk'ü, Afgan'ı, Suriyeli'si olmadığını çok erken yaşta öğrenmişti. O sistemin çaresiz bırakıp, iki tekerli, demir arabalara koştuğu cılız bedenlerden biriydi sadece. Her gün yanından geçip gittiğimiz o çocuklardan... Urfa'ya gönderdiler cenazesini.
Öyle böyle bir ölüm değil... Yorgundu.... Topladığı plastikleri, öğütücü makineye boca ederken dengesini kaybetti. Gencecik bedeni boş kola şişeleriyle, yağ kutularıyla, su bidonlarıyla birlikte parçalandı.
Şimdi anladık mı, o vergilerin her kuruşu neden bu kadar önemli? Kimilerinin kıçını koyduğu ceylan derisi koltukta Nurullah'ın artık çöp karıştırarak evine götüremeyeceği ekmek var çünkü., belki de hiç açılamadığı sevgilisinin, hiç dokunamadığı yanağı var o koltukta, kucağına alıp sevemediği çocukları, torunları var. Yaşayamadığı hayatı var.
O koltuklarda, o makam arabalarında, o saraylarda, o özel jet filolarında Nurullah'ların hayatları var çünkü. Buyrun size prestij, buyrun itibar... Atık plastiklerle birlikte öğütülmüş 17 sinde bir delikanlının bedeni... . Altın varaklı koltuklarınızda kurtlanmış vicdanlarınızla basın havanızı biraz daha.
Birileri hakkı olmayanı gasp ettikçe, birileri sömürdükçe, birileri mülkiyetin gücüyle hayatı şekillendirdikçe, birileri din ile milliyetçilik ile kandırdıkça, oyaladıkça, susturdukça bu ölümler her gün yaşanacak.. Ta ki artık siz buna izin vermemeye karar verenedek...